karşılaşmayan çocuk olduğuna inanmadığım durumdur. misafirliğe gidilir, hoş beş esnasında aile büyüklerine içecek bir şeyler ikram edilir. akabinde evin ufaklığına da "bir şeyler içer misin yavrum? çay, kola, meyve suyu..." şeklindeki soru daha tamamlanmadan anne araya girer; "yok menkibe hanımcığım, içmez o bir şey." bakakalınır anneye. bi de bazen sorarlar da; "içmez aslında o ama; içer misin çocuğum?" der anne. nasıl bir psikolojik baskıdır bu, hala daha yenemedim sözlük bunu. bi yere gidicem mesela, içecek bir şeyler ikram edicekler diye aklım çıkıyor. hala da annemin "içmez o." diyen sesi yankılanıyor kulaklarımda "yok efendim, ben almiyim." diye savuyorum insanları başımdan.
ha, mesela konuya şu açıdan da bakabiliriz; teklif edeceğine getir bi bardak di mi teyzecim? bi bardak meyve suyuyla ne sen fakirleşirsin, ne ben zenginleşirim. çok içimde kaldı be sözlük, hüzünlendim gene.
anında çocuk tarafından kündeye getirilen annedir.
ev sahibi sorar: sen ne alırsın minik?
anne tam cevap vericek çocuk atlar : fişne suyu teyce.
anne ters köşede can çekişirken sevgili miniğimiz afiyetle vişne suyunu içer.
anne bilir ki içeceği şeyi yerlere ve üstüne başına döküp heryeri rezil rüsva etme olasılığı bir hayli yüksektir bu yüzden böyle bir taktik izler anneceğizlerimiz.
teyze:sen bir şeyler içer misin oğlum?
çocuk:kola vars-
anne:yok yok içmez teyzesi.
teyze:e şu kurabiyelerden yeseydin yavrum?
anne:yok yok yemez o.
çocuk:boşver teyze ben fotosentez yapıyom zaten.
bunun bir üst modeli vardır, misafirlikteyken o çay sevmez koyma ona diyen annedir. bakın dikkatinizi çekiyorum kola, fanta, meyve suyu ve türevleri değil sadece çay. aha sırf bu yüzden doğuştan çay sevmez ilan edildim. lan belki çaykolik olcaktım, semaverci olcaktım, çay partilerinin vazgeçilmez ismi olucaktım. ömrümü yedin anne. senin bünyemde bıraktığın izler yüzünden hala birisi ''çay içiyon mu lan'' diye sorsa refleks olarak ''yok lan ben çay sevmem'' diyorum.*
bir üst leveli de sözkonusu olan annedir. şöyle ki; bir cemiyet vesilesiyle topluca misafirliğe gidilir. herkes ordadır. dayı, hala, teyze felan. evsahibi akraba, "çay koyayım" der, anne atlar "zahmet etme, bizim için bir şey yapma kızım" der. anne kendinden başka misafir yokmuş gibi davrandığı için diğer akrabalar mal gibi kalırlar. biz koparız tabi. ah anne ah. belki dayı çay içmek istiyor.
- o bir şey içmez!!
+ kim?
- o işte bak şurada duruyor.
+ nerede melahat ne diyorsun anlamıyorum
- bende anlamıyorum nebahat. misafirlikteyken o bir şey içmez diyen anne oldum ben. o kim niye içmiyor ne içmiyor bilmiyorum ama kurtulamıyorum bu illetten.
+ vah vah kafayı yemiş...
onun bi de yaramazlık yapan ya da çenesi düşen çocuğa annenin gözlerini kocaman açarak bakması formu vardır ki tadından yenmez. annenin gözleri belerttiğini farkeden çocuk aslan görmüş makak maymunu gibi tiz sesler çıkararak susma moduna alır bünyeyi ve gözlerden uzak bir sığınak bulur kendine. Lakin çocuk arlanmaz uslanmaz bir veletse anne çocuk gözler yuvaya sığmayıp pit pit yere düşene dek karşılıklı bakışılabilir. bi nevi aile içi düello yaşanır ahalinin önünde. *.
bencildir,kendi herşeyi yiyip bitirendir.çocuğun yiyeceği olduğu zamanlarda''yedikleri burnundan gelir inşallah'' diye beddua alan anne tipidir.o anda çocuğun sinir katsayısını dünyanın ömrü kadar arttırandır.
bazen de çocuk yemek istemediğinde çocuğa laf söyletmekten kurtarır.ama o da iyi değil çocuk böyle ortamlarda genelde yalnız kalır ve sıkılır ve o çocuğa muhabbete girmesi için bir fırsattır ne karışıyosun terbiyesiz.
aynı zamanda misal muz yediğinde "evde bunları hiç yemez, misafirlikte iştahı mı açılıyor ne" diyen annedir.çocuk o ana kadar muzu hiç görmemiştir aslında.