nedenini anlamadığım şekilde "bak benim oğlum/kızım misafirlikte bişey içmiyo" diye böbürlenmek isteyen annedir kanımca. bi karışma be anne belki bi viski alıcam.
gergin annedir.
misafirlikte kaşıyla gözüyle tüm aileyi yönlendirir. yedirmediği, içirmediği yetmezmiş gibi sus mimiğini kullanır gerekli görürse. annemin bir bakışıyla babamın elini kolunu nereye koyacağını şaşırdığını bilirim. o kadar yani. misafirliğe mi gittiniz nazi kampında mısınız anlamazsınız...
misafirliğe gitmeden önce sıkı sıkı tembih edilir çocuğa. aman görmemişlik yapma, kibar ol diyerek uyarılır. çocuk zaten istese de yemez içmez, zira annenin kartal bakışları üzerindedir. annenin de bir suçu yoktur aslında, o da öyle yetiştirilmiştir, o ne yapsındır.
geçen gün başıma geldi. kaza eseri annemlerin yanına gittim bir sürü kadın oturmuşlar çay kahve börek çörek yiyip dedikodu yapıyolar. bende gittim oturdum annem birşeyler koyup duruyo önüme. çay bitmiş. fındıklı kahve vardı. bende onu sevmem dedi. annemde hemen zaten benim kız bişi içmez dedi. saol anne ya dedim ben en iyisi fındıklı kahveden içiyim dedim. çok sinir bozucu bir durum. nerden biliyorsun bişi içmediğimi hem sen benim su da mı içmiyorum anne.
gittiğiniz yerlerde her zaman vişne suyu isteyip de yarıda bırakmaktan dolayı, annenin ziyan olmasın düşüncesiyle edindiği davranış biçimi. o "birşey içmez o" baskısı bende de kalmış olacak ki, zaman zaman birşey içmek istediğim halde "yok ben almiyim" diyorum.**
çocuğu tarafından az sonra mahçup edilecek zavallı annedir.
- canım o çay içmez koyma
+ hayııır ben çay içerim, içcem içceem.
ve hiç çay görmemiş gibi içer eşeğin sıpası. yanında kıtlıktan çıkmışlar gibi yedikleri de utanmanın ötesine yerin dibine doğru yolculuğa çıkarır canavarın anacığını. o yüzden siz siz olun çocuğunuzun adına konuşmayın. içer misin, yer misin diye kendine sorun ki ihale almayasınız başınıza. kararının sorumluluğunu taşımasını öğrensin daha yolun başındayken. benden söylemesi.
bu anne hali yine çekilebilirde, asıl çekilmez olan, çocuğuna gittiği evden ne bulursa yedirme gayretine girendir.ev sahibinin başının en kalabalık olduğu anda mutfağa dalan, "bizim çocuk açtı bir çorba varmıydı" yada başka bir taleple sürekli ayak altında dolaşan dolap karıştıran, her bulduğunu çocuğunun ağzına tıkıştıran annlerdir.bunlar genelde çocuklarını en tepeye oturtur, her şeyi kırıp döktürür ev sahibi sinirden ölürken geniş ve anlayışlı rolünde eve kola dökülmesini veya pasta bezemesi yapılmasını gülümseyerek izlerki insan enine boyuna yarılır.beterin beteri vardır yani.
prof. üstün dökmen'in buna benzer küçük bir öyküsü vardı, küçük şeyler adlı programında paylaştığı. çocuğuyla misafirliğe gitmiş bir anne ikram edilmiş şekerin sonrasında bir ikincisini isteyen çocuğunun yaptığından utanır ve "aslında hiç de böyle şeyler yapmaz ama ah kusurumuza bakmayın" diye özür diler. üstün dökmen de bu konunun tam tersi olduğu hayalini kurmayı önermişti. 'düşünün birgün kan şekeriniz düştü, sokakta çocuğunuzla yalnızsınız, bayıldı bayılacak durumdasınız. karşıda gördüğünüz ilk markete girip hızla şekerlerin olduğu reyona ilerliyorsunuz, bir paketi parçalıyor ve yiyorsunuz, çevrede kınayan yada şaşkın bakışlar. çocuğunuz tam bu sırada "ah ah hiç böyle şeyler de yapmaz ama işte kusuruna bakmayın" diyor ne hissedersiniz?'
-ikramlardan veriyim sana evladım
*yok yemez o evde yedirdim ben
+niye öyle diyosun ya yicektim ben
-bişey içersimisin yavrusum ne istiyosun
*yok hayatım içmez. sonra çişi geliyo tutamıyoruz
+lan niye her boku anlatıyosun. içerim teyze sen önce bi 35 lik aç bakem yanına haydari acılı ezme falan
*ne diyosun olum sen
+ne ne diyosun lan. canıma tak etti bekle sen bekle. ben cilayı votkayla yapıyımda sıçıyom mu sıçmıyom mu ortama gör bak.
o bir şey içmez, insan değil..öyle biz de anlamadık nedir diye..bakıyoruz arada böyle yanımda gezidiriyorum hava alsın diye.
bana da yapıldı zamanında sıkıntılıyım bu konuda.