tutuamayacak raddeye gelmenizle başlayan olaylar silsilesidir. ilk başta gayet masum bir şekilde işinizi halledersiniz. tam tuvaletinizi yapmanın rahatlığını hissetmeye başladığınız an sifonu çekmenin işe yaramadığını fark edersiniz. o an başınızdan aşağı kaynar sular dökülür, soğuk soğuk terlemeye başlarsınız. aklınızdan milyon tane tilki geçmeye başlar.bunlardan,
" lan evde o kadar kişi var. kim anlayacak kime ait olduğunu" düşüncesi baskın gelir. çünkü gerçekten yapacak bir şey kalmamıştır. kuyruğunuzu kıstırır sizden sonra tuvalete birinin girmemesi için dua ederek dışarı çıkarsınız. **
ya da onu ait olduğu yere gönderene kadar çıkmazsınız içeriden. ancak bu biraz risklidir zira sizin hala hayatta olup olmadığınızı merak edeceklerdir. birisi kapıya gelebilir ya da çıktığınızda o korkunç bakışlara* maruz kalırsınız. seçim sizindir. (bkz: iki ucu boklu sopa)
daha yaratıcı fikirler daima vardır ve var olmaya devam edecektir.*
insanı on yaş yaşlandırır. hatta tuvaletten çıktıktan sonra saçlarınıza aklar düştüğünü farkedebilirsiniz. e tabi bu bok , bir süre tuvalette mahsur kalmanıza sebebiyet verebilir. bence böyle bir durumla karşılaşıldığında serinkanlı olmakta fayda var. kasmanın bir alemi yok. o bok gitmiyorsa.. yav, o değil de, midem bulandı ya..