Annenizin çantasında bir adet muşamba ile dolaşmasına sebeb olmuş içinde bulunduğum nesildir.
12-13 yaşıma kadar itinayla altına işemiş biri olarak uyumadan yaklaşık 3 saat önce su, karpuz, meyve gibi içinde h2o bulunan herhangi bir şey yedirmiyorlardı bana. Uyumadan önce de en az 3 kere tuvalete götürüyorlardı. Tüm bunlara rağmen her gece bırakıyordum. Eğer misafirlikteysek daha bi göl gibi yapıyordum yatağı. Yine böyle ıslak bir gecenin sabahında ev sahibinin "ufacık çocuktan bu kadar sidik nasıl çıkar" serzenişini duyup çok utanmıştım. O kadar ki o gece utancımdan yine işedim.
Bir dönem benim yüzümden ailem yatıya misafir gidemedi, yatıya misafir alamadı. Öyle böyle değil çok enteresan işeme tarzları geliştirmiştim. ilk zamanlar sadece altını ıslatma olarak başlayan olaylar uyurgezerlik ve işeme ile birleşmiş olaylar enteresan yerlere doğru gitmişti. Altıma serilecek muşamba parası aile bütçesinin en önemli kalemlerinden biri oldu. Hatta hiç unutmam misafirliğe gittiğimiz bir evde (bizimkilerin son yatılı misafirliğidir) gece altıma işemiştim.sabah çarşafı yıkayan evin hanımı sinirle benim hakkımda söyleniyordu. “Çocuk değil su tankeri” lafını duymuştum, çok utandım, örselendim ve o gece Yatağa 3 kere işedim. Çok hassas bir çocuktum.
Çok zor çocukluk geçirdim ben. 11 yaşıma kadar Altıma işedim! Son zamanları artık pek yapmıyordum ama ne zaman yatılı misafirliğe gitsek ben kapakları açılmış baraj gibi bırakıyordum yatağa. Annem çantasında naylonla gezer olmuştu. Hiç unutmam yine bir misafirlikte işemiştim. Sabah ev sahibinin “çocuk değil su tankeri mübarek” deyişini duymuş ve çok kırılmıştım. Hisli ve çişli bir çocuktum.
Bak yine aklıma geldi. Arkadaşlar bir dönem yakın akrabalar dahil kimsede yatılı kalamadık biz. “Annem muşambamızla gelicez” demesine rağmen yine de kabul etmediler.