eve yorgun argın gelip apartmana girdiğinizde aklınızdaki tek şey uyumaksa ve kapının önüne geldiğinizde bir sürü ayakkabı gördüyseniz geçmiş olsun denilen bir durum. allah düşman başına vermesin.
yakın sevdiğin insanlarsa işkence falan değildir. lakin 40 yılda bir gördüğün adını bile hatırlamakta güçlük çektiğin insanlarsa harfi harfine eziyettir.
of anam of. beni en çok sıkan olaylardan biridir. öyle böyle değil. çok tanıdık olmayanlardan da kaçmaya çalışırım. misafirlerin görmeyeceği odaya saklanırım. hele gelen misafirler sevmediğim kişilerse öyle yapmacık olurum ki sonra kendimden utanırım.
misafirine göre değişir.kim zaman eğlence kimi zaman eziyettir.yinede yapılması/katlanılması gereken eziyettir.bizim kültürümüzde misafire saygı duyulur,hürmet edilir örf ve adetlerimizin gereği yapılmalıdır. **
misafirlere hoş geldin deme eziyeti. gelen misafir hoş gelmiştir. selamlaşma merasimi denilen olay bir dakikalık olaydır ve işkence falan değildir. bir eve misafir geliyorsa gelen kişinin size verdiği değerden dolayıdır. ne evler var aylarca kapısı açılmayan hali ve hatırı sorulmayan. misafir bir evin bereketini artırır. o eve neşe ve sevinç gelir.eski insanlar ne demiş misafir allah katındadır.
annelerimizinin yere veya koltuğa bişey döküldüğünde aslında canı gitmesi "bişey olmaz çıkar o" demesi ardından misafir gidince hayko cepkin e dönüşmesi "bu bana yapılır mıydı laaaaağğğğğğğğğğnnnöööööööööğğğğ".
misafirine göre değişen durumdur. annemin arkadaşları geldiğinde merhaba merhaba babamın arkadaşları geldiğinde, ooo abi hoş geldin benim arkadaşım geldiğinde, gel içeri, nerede kaldın lan, bir rahat vermedin amk sabah akşam kapıdasın kanka, vayy hoş geldin ne var lan şeklindedir.
yüzde pişmiş kelle sırıtması ile misafir karşılanır. misafirliğin ilk 15 dakikası bitse de odama kaçsam diye ebeveynlerin gözlerine bakmak ile misafiri uğurlama eziyeti arasında geçen süre zarfıdır.
o evde genç kız sıfatıyla yer alıyorsanız eğer bu eziyet bitmez. hoşgeldiniz merasimiyle başlar. ardından nasılsınız, ee ne yapıyorsun gibi sorular yöneltilir karşılıklı olarak. koltuğun ucuna ya da sandalyeye oturarak gerçekleştirilen bu aktiviteden sonra sırada mutfak vardır. bizde kahve yapılır misafire. daha uzun oturan olacaksa ardından çay demlenir. o kahvelerin köpüklü olması için stres altında olursunuz tabi. sonra yanına tatlı ya da başka herhangi bir ikram faslı vardır. ardından peçetelerini dağıtırsınız. servis yaparken kimden başlasam stresi de başlı başına bir konu. yaşı büyük çok. hangisine götürsem aile içinde polemik olmaz ki dersiniz. sonrasında kolonya ve şeker tutma faslı var bir de. bayramlarda bunlar ikiye katlanarak devam etmektedir. ardından çıkan bulaşık da cabası. ama yine de içinden gelerek, hatır sormak için gelenlerin başımız üstünde yeri var her zaman.
salonda oturan herkesin yaşlıysa eli öpülmeli, ortalardaysa sarılmalı, yaşıtsa eli sıkılmalıdır. dolayısıyla işkenceye dönüşmesi kaçınılmazdır, çünkü insanlar her zaman gösterdikleri yaşta değiller maalesef.
en korkuncu da ne bileyim ertesi gün olacak düğün, nişan gibi bir aktivite sebebiyle bir arada bulunan en az 20, 30 kişilik gruba hoşgeldin demektir ki böyle bir durumda sadece en yaşlı 3ünün elini öpüp, gerisine de öptüm hepinizi deyip odadan kaçmışlığım vardır. allah tan gelin ben değildim de sempatikliğime verdiler.