an itibariyle çektiğim eziyet. öpsem mi sarılsam mı uzaktan başımı sallayıp mı desem sorunsalları. ayrıca bir de tam yanaklardan öpüşürken kafayı aynı tarafa denk getirme olayı vardır. siz sağa çevirirsiniz o da sağa çevirir, siz sola çevirirsiniz bu sefer o da sola çevirir. tam çin işkencesi. ve son olarak çoğumuzun ergenliğinin travmatik geçmesine sebebiyet veren olaydır.
o evde genç kız sıfatıyla yer alıyorsanız eğer bu eziyet bitmez. hoşgeldiniz merasimiyle başlar. ardından nasılsınız, ee ne yapıyorsun gibi sorular yöneltilir karşılıklı olarak. koltuğun ucuna ya da sandalyeye oturarak gerçekleştirilen bu aktiviteden sonra sırada mutfak vardır. bizde kahve yapılır misafire. daha uzun oturan olacaksa ardından çay demlenir. o kahvelerin köpüklü olması için stres altında olursunuz tabi. sonra yanına tatlı ya da başka herhangi bir ikram faslı vardır. ardından peçetelerini dağıtırsınız. servis yaparken kimden başlasam stresi de başlı başına bir konu. yaşı büyük çok. hangisine götürsem aile içinde polemik olmaz ki dersiniz. sonrasında kolonya ve şeker tutma faslı var bir de. bayramlarda bunlar ikiye katlanarak devam etmektedir. ardından çıkan bulaşık da cabası. ama yine de içinden gelerek, hatır sormak için gelenlerin başımız üstünde yeri var her zaman.
misafirlere hoş geldin deme eziyeti. gelen misafir hoş gelmiştir. selamlaşma merasimi denilen olay bir dakikalık olaydır ve işkence falan değildir. bir eve misafir geliyorsa gelen kişinin size verdiği değerden dolayıdır. ne evler var aylarca kapısı açılmayan hali ve hatırı sorulmayan. misafir bir evin bereketini artırır. o eve neşe ve sevinç gelir.eski insanlar ne demiş misafir allah katındadır.
evde yokmuş numarası yapmak istediğinde ve misafirler seni sorduğunda annenin 'odasında, şimdi gelir' demesi üzerine maruz kaldığın eziyettir. ahh anneler!