kurban'ın vokal ve gitar olarak değişik bir stilde çalıp söyledikleri parçadır. ölümden bahsederken insana bu kadar huzurveren bir parça görülmemiştir.
introsunda gitar & bass gitarın armonik anlamda nasıl bütünleştirilebileceğini harika bir biçimde göstermiş, ülkemizde böylesini görmeye alışmadığımız türden bir kurban parçasıdır.
izmir devlet tiyatrosu oyunu.
bu sene de gösterimde. şubat ayında yok ama umarım ilerleyen aylarda devam eder.
son yıllarda izlediğim en iyi oyun çünkü.
uzun zamandır ne sinemada, ne tv'de böyle gülmemiştim.
muhteşem oyunculuklar var. her birine ayrı ayrı helal olsun. isimlerini geçmek gerek:
ibrahim raci öksüz
metin sadık yağcı
musa zindan
serdar kamalıoğlu
ahmet dizdaroğlu
bilgesu erenus yazmış ama oyun asıl onun da değil de yönetmen gürol tonbul'un sanki. tek kelime ile muhteşem bir yönetim. ben ki çok anlamam yönetmenin tiyatro oyununa katkısından ama bu oyunda 1500 metre öteden bağırıyor yönetmenin başarısı.
kaçırmamak gerek, görüldüğü yerde yakalamak gerek bu oyunu.
hic bitmezler bunlar. insani cileden cikarirlar. "yahu eviniz yok mu sizin" denilesi insanlardir.
yol gecen hanina cevirirler evi. ev mi otel mi belli degildir. bide gitmezler.
hep senin yüzünden anne. bir günde bunlari iyi karsilama bak bir daha geliyorlar mi.
nereden geldiği, kim oldukları merak edilen insan grubu.
arkadaş ben hiç misafirden hoşlanan insan görmedim, duymadım. sadece gelen misafirden değil üstelik, misafir olmaktan da hoşlanan insan görmedim.
kime sorsan, sorsan lafın gelişi, işimiz gücümüz yok millete böyle şeyler mi soracağız. ne misafir gelmesinden hoşlanır ne de bir yere misafir gitmekten.
hal böyleyken merak ediyor insan. kim kardeşim bu misafirliğe gidip gelenler? bir örgüt mü bunlar, ayrı bir ırk mı?
davetsiz geleni varya o davetsiz geleni, aç bırakır adamı.
bir kısmı mutfakta konaklar bir kısmı salonda, hadi bakalım nasıl yemek yiceksin, ayrıca birde yanlarında küçük küçük yaratıklar vardır, bunlar geleceğin misafirleridir isimlerine çocuk takılmıştır, ters bile baksanız ağlar bu piçler.
klavye ye elini atan veleti tokatlamak istersiniz, o sırada kapıda annesi belirir ' aa oğlum burdamısın' der, sizde yavaşça okşamaya başlarsınız ufaklığı hehe çok tatlı diyerek.anne yartık çocuğu alır biraz rahatlarsınız.
evet buradan ne sonuç çıkıyor ? misafirliğe gidiyorsanız az durun, evde aç ve sinirli bir genç olabilir, hepinizi öldürme planları yapıyordur ona göre .
bu sezon izmir devlet tiyatrosu tarafından sahnelenen bilgesu erenus'a ait tiyatro oyunu.
istanbulda feridun karakaya sahnesine konuk oldular da izledik.
değişik yaşlardan altı erkekten oluşan kadro müthiş enerjileriyle alıp götürüyor seyirciyi.
umarım uzun yıllar sahnelerler bu oyunu da birçok insan görme şansı bulur.
60lı yıllarda başlayan almanya ya işçi göçünü ve doğurduğu sonuçlara ilgili trajik bir öyküsü var misafirin.
ve şu replikle hafızalarda yer ediyor oyun:
"kimbilir
bu dünyada
hangimiz kalıcı
hangimiz misafir."
tüm gün iş yerinde yorulup bütün gün yanlızca rahat , huzurlu ve sessiz bir ortam hayal ettikten sonra, tam eve girip soyunup dökünüp, oturma odasının en rahat koltuğuna yerleştiğiniz anda habersiz gelenleri en rahatsız edici misafir tipine girer.
en lazım olmayan zamanda "şakk" diye kapıda belirir. çağırınca işi gücü vardır, gelmez. ama senin uygun olmadığın bir zamanda, yüzünde çirkin sırıtmasıyla, kapıda, " bizzzz geldddiikkk" yapar, sen de apışıp kalırsın. hayır telefon etse uygun dille geri çevrilir, bahane sunulur ama habersiz kapına gelince kapıdan çevrilmiyor işte. orası kötü.