sikimsonik bir türk filmi. cevahir'de filme gidilir. koca salonda filmi izleyen 7 kişi vardır. 6'sı kızlı erkekli çiftlerden oluşur. 1 tane de sap vardır. film bir sike benzemediğinden sap perde yerine etrafına şöyle bir bakar. zaten ondan başka filmi izleyen kimse yoktur zira herkes yiyişmeye koyulmuştur. sap bir eline bakar bir çüküne. sonra 11.5 tl evlat acısı gibi koymuş bir halde salondan çıkar. *
çat kapı şeklinde gelişlerle ev içi düzeninizi alt üst edebilitesi yüksek insan veya insan topluluklarıdır. bacak koltuğun baş kısmından indirilir, üste düzgün birşeyler giyilir, ikram edilmek üzere çay demlenebilir.
halit ergenç ve lale mansur'un rol aldığı garip bir film. yönetmen belli ki çok şey anlatmak istemiş ama çok şey anlatayım derken hiç bir şey anlatamamış.
Halit Ergenç ve Lale Mansur'un başrollerde olduğu 2010 yapımı bir dram. Halit Ergenç loser bir tipi canlandırmakta, film boyunca her tür içkiden tatmakta.. içmekten vakit bulduğu anlarda ise Lale Mansur'u içmekte. tam olarak böyle bir film.
film halit aganın rakı içmesiyle başlıyor farklı içki türleri ile devam edip j&b ile bitiyor. nasıl bir film diye soracak olan varsa "filmi bana tavsiye edipte kakalayaraktan izlettiren korsan cd'ciye tecavüz ettim" diyeyim siz anlayın ne olduğunu.
fazla yüzsüzlük yaparlarsa
hamdi:oooo abi biz kalkalım ya saat geç olmuş baya kalk hadi hanım
burhan altıntop: otursaydınız biraz daha ya ne aceleniz var olum ya
hamdi:biraz geç olmuş ya kalkalım artık.
burhan altıntop:yok lütfen ama oturun biraz daha allah aşkına ya
hamdi:iyi bari peki oturalım biraz daha madem
burhan altıntop:defolun gidin laaaaannnnnnnnn bu evden saat gecenin 4 ü oldu terbiyesiz ahlaksız nezekaten diyoruz kal biraz daha diye ne biçim herifmişin be defolllll burdan defol git burdan terbiyesiz ahlaksız
gibi bir dialogla kovulabilirler.
not:ev sahibi karekterinin dialogları burhan altıntopa benzeyince ismini burhan altıntop olarak değiştirdim.
istedigi kadar yakın ve sevilen insanlar olsun, uyku geldi mi işkenceye dönüşür. Konuşanlar dinlenirken kafada yarın ne giysem, kaçta yatarım acaba, sabah kalkmama şu kadar kaldı gibi soru ve düşünceler dolaşır. işbu entry konuşan misafir teyzeyi dinlememek için girilmiştir.
Sessiz misafir severim ben aa uu diye bagirmayan cinsten. beni etkilemedigi duzenimi bozmadigi surece sallamam kim gelmis, kim gitmis. kendi misafirim zaten nasil davranmasini bileceginden, sikinti olmaz.
Misafirlik psikolojisini en iyi açıklayan kelime geçicilik olsa gerek. Bulunduğu halin az ya da çok, bir zaman sonra sona ereceğini bilen misafir, bu geçici durumda bulunma ruh hali içerisinde vuku bulan olaylara çok takılmaz. Zira bu geçicilik ona minimum oranda sahiplenme yetkisi verir. Sahibi olmadığınız veya hüküm geçiremediğiniz herhangi bir şey karşısında kimse sizden kafa patlatmanızı veya sorumluluk almanızı beklemez. Zira gerçekleşen olaylar hep misafirin dışında birilerinin inisiyatifi altındadır ve bu yüzden de misafir daha çok, durumun belirleyicisi değil ondaki etkiye mecburi ve doğrudan maruz kalan bir konumdadır.
Geçicilik beraberinde kısmi körlüğü getirir. Yani gözünüz her şeyi görmez, görmek istemez. Görmek istemediğiniz şeyleri görmeniz durumunda ise hemen geçer ve unutursunuz. Misafirin bir amacı vardır ve misafirliği boyunca bu amaca ulaşmaktır tek derdi. Yazın baba evini ziyaret eden kadın için tek amaç anne-baba ve kardeşleriyle hasret gidermektir. Bunun için de tek istediği her fırsatta onlarla muhabbet etmek, onlarla eğlenmek hâsılı misafirlik süresince her anını onlarla geçirmektir. Kaldığı müddet zarfında meydana gelen problemler evin sakinleri kadar etkilemez onu. Hatta meydana gelen aksaklıkları bile evdekilerle birlikte yapabileceği şeyler için bir bahane olarak görür. Dolayısıyla hiçbir şey gözünde büyümez ve her durumu amacına hizmet edecek bir araç haline getirmenin bir yolunu bulur.
Misafir rahattır. Şartlara karşı umursamaz derecede bir tavrın neticesidir bu rahatlık. Boş verir çoğu şeyi. Çünkü bilir ki, misafirliği boyunca hiçbir şey onu birincil derecede etkilemez ve ilgilendirmez. Kısa bir süre sonra o konumdan ayrılacaktır. O halde kısa bir süreliğine kendisini etkileyecek şey neden onun için mesele haline gelsin?