"git bir merhaba de, çok ayıp yaptığın" klişeli bilinçsiz ebeveyn baskısıyla eninde sonunda büyük bir travma ve yenilgi eşliğinde odasından çıkacak çocuktur.
bu çocuğun düşüncesi aileyi ne yazık ki o an zerre ilgilendirmiyor, çünkü onlar gelen boklu misafire hoş gözükme, saygıda kusur etmeme, biz onlara gidersek bize de aynı davransınlar çabası içerisinde.
oysa ki o çocuktan o anda neler kopuyor haberleri yok...
emrivaki laflarla itaat etme güdüsü, kararından dönmenin yok ettiği özgüven ve utanç.
derdim bu çocuğun büyünce aldığı kimlikle ilgili;
otoritenin baskısından sesini çıkarmamayı, verilen emri sorgusuz yerine getirmeyi, başkalarının fikirlerine ve duygularına kendininkinden daha çok değer vermeyi o ehlileştiği yaşlarda karakterine giriyor.
ve bunları büyüdüğünde idrak edip kendinde değiştirme çabası ise çok sancılı gelişiyor, bazen de gelişmiyor çünkü otorite ve emrivakiler hiç bir zaman bitmiyor.
insanın karakteri 8 yaşına kadar oturuyor ve sonrasında sadece değiştirilemez hale geliyor.
o götüne koyduğum misafir ise hala her geldiğinde benim odamdan çıkasım hiç gelmiyor...