yıl boyunca insanüstü emek sarf eden çalışanları dinlendirmek için ramazanda kapalı olması biz müdavimlerini üzmüştür. lakin sivas dışında yaşayan gurbetçiler olarak ramazan'da geldiğimiz sivas'ta mis kebap'tan döner yiyememek iftarların adeta öksüz ve yetim kalması demektir.
yılda sadece bir kere o muhteşem dönerinden yiyebildiğim yer. yolu sivas'a düşen bir insanın mutlaka ama mutlaka o dönerin tadına bakması gerekiyor. eminim buradaki döneri yedikten sonra şu ana kadar yediklerim neydi o zaman diyorsunuz. ramazan ve pazar günleri dışında açık olan mekan sürekli tıklım tıklım. masa için sıra bekliyorsunuz. sistemleri çok iyi oturduğundan ve öyle masada oturup yemekten sonra keyif yapma lüksü olmadığından yiyen hemen kalkıyor ve size çabucak sıra geliyor. tabakta yemek bırakma huyu olan ben için tabağı silip süpürdüğüm tek yer. günde 500 kiloya yakın döner satıldığı söyleniyor. yiyip kalktıktan sonra kapıdan çıkarken son kez göz göze gelinen devasa boyuttaki dönere de bir dahaki sene görüşmek için hüzünlü bir bakış atmadan da çıkamıyorum.
nusr-etmiş bilmem neymiş yanında vız gelir tırıs gider. efsane bir lezzeti vardı. insan 1 porsiyonda 1 yıllık döner ihtiyacını karşılıyordu. büyük bir restorant açarak bu lezzeti daha çok kişiye yedirmelerini temenni ederken amaçsızca kapandığını gördük. biz o küçük dükkana da razıydık abicim siz yeter ki geri dönün bu işe. hayır sebebi neydi ki?
sivas deyince ilk akla gelen lokantaydı. kapatmışlar. sivas günlerimde müdavimiydim. şimdi çok uzağında olsam da kapatılmış olması bir eksiklik hissi yaratıyor insanda.