Bir web sayfasındaki tanıtım bülteni aracılığıyla tanıma fırsatı bulduğum ve ismi çok ilgimi çeken; biyografisinde de "plaza değil", halkın içinden bir yazar olduğu belirtilen, eğitimci-yazardır. Batı materyalizmine ve açgözlülüğüne farklı referans noktalarıyla değinen ilk kitabı 'ben paraya tap(m)ıyorum'u okudum. ikinci kitabında da 'ilim cehaleti alırken, eşşeklik neden baki kalır' sorusuna cevap aradığı söylenmektedir. http://www.mirkanbaran.com
Kürtlerin artık yıldığını farkeden mirkan baran -şu yılgın kürtler- kitabını kaleme almıştır ve şu anda raflarda yerini almıştır.bu ifadeler tanıtım bülteninden.Kürt Sorunu;
Kürtlerin on yıllarca kendi anadillerini konuşamamasıdır. 1925'de Doğu ve Güneydoğu için çıkarılan Şark Islahat Planı'nın Hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, çarşı ve pazarlarda Türkçeden başka dil kullananlar, hükümet ve belediyenin emirlerine aykırı davranmakla suçlanacak ve cezalandırılacaktır maddesidir.
27 Mayıs darbesinin önderi Orgeneral Cemal Gürselin; Bu memlekette Kürt yoktur. Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm cümlesidir.
Zilan harekâtında 15000 kişinin öldürülmesinden sonra, ismet Paşanın Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur ifadesidir.
15 yaşındaki bir çocuğun bir sivil polis tarafından kırılan koludur! Dahası, bu çocuğun devlet memuruna mukavemetten yargılanmasıdır.
O dağlarda ot bitmesine müsaade etmeyeceğim diyen General Tokatlıdır...
KISACA KÜRT SORUNU;
Yoksulluktur, işsizliktir, sefalettir, sürgündür, koruculuktur, örgüt baskısıdır, devlet baskısıdır, Diyarbakır Cezaevidir,
Faili meçhullerdir ve daha birçok şeydir.
Kitap; Kürt Sorununun çözümüne yönelik insani bir süreç yaratabilmek adına neler yapılabilir sorusunun, vicdanlarla anlaşılabilecek yanıtını sunuyor okura.