6 Ekim 2008 tarihli 90 dakika programında Hıncal Uluç'un fenerbahçeye feleceğini iddaa ettiği teknik direktördür.Hattrick yapmak istiyorum diye bir sözde söylemiş ayrıca.***
rumen futbolunun adam akıllı tek teknik direktörü.
romanya futbol federasyonu kafasını çalıştırsa ve mircea lucescu'yu romanya milli futbol takımı'nın başına getirse özlediğimiz romanya'yı tekrar göreceğiz.
2009 uefa kupasını shakhtar donetsk'e kazandırmış teknik direktör. iyi ki bizim takımlardan başını kurtarmış. burada adamın ne çingeneliği kaldı, ne salaşlığı, demedik laf bırakmadılar.
hepsine sağlam bir kapak oldu başarısı.
aklı varsa daha da dönmez!
mircea lucescu türk milletine kapağını zaten çok daha önce hediye etmiştir. bakınız galatasaray ve beşiktaş ın lucescu dan sonra toparlanamaması. bakınız milli takımın hali. *
tanım: dünyanın sayılı teknik adamlarındandır.
orada burada hakkında çok yaygın iki yanlış bilgi dönüyor:
-yanlış: kariyerinin ilk büyük kupasını kazandı.
+doğru: yok kardeş, ikincisi bu. 2000'de g.saray'la süper kupayı kazanmıştı.
-yanlış: g.saray ve beşiktaş'la uefa kupasını kazanamamıştı.
+doğru: g.saray'la uefa kupasında hiç mücadele etmedi. şampiyonlar liginde çeyrek final ve 2. tur oynamıştı.
oynattığı çoğu zaman sıkıcı futbola rağmen, orta ve orta-üst ölçekli takımlar için çok başarılı bir teknik adamdır sözün özü.
alınan kupadan sonra bile hıncal çıkar bu adam için "ne olmuş yani. sadece 1 farkla kazandı. hem de çok defans yaptı. hiç çağdaş futbol oynatmıyor. ayrıca saçları da kıvırcık." gibi ipe sapa gelmez yorumlar yapar. şimdi yana yakıla bu adama takdirlerimizi iletiyoruz. bir yandan da en azından kendi adıma "beşiktaş'tan gönderilmeseydi şimdi o kupa bizim deli ibo'nun ellerinde yükselir miydi?" diye hülyalara dalıyoruz. işini bilen ve de işini iyi yapan adamdır. kupayı da takımı ve kendisi hak etmiştir. bu kadar. shakhtar'da nice başarılara diyelim. ayrıca türkiye'ye de beşiktaş dahil hiçbir kulübe gelmemesini dileyelim.
türk insanının mazlumdan yana olma dürtüsüyle yere göğe sığdıramadığı insan. uefa kupasını kazandı ya, neredeyse capello ile eşdeğer tutulacak.
bu sezon lucescu'nun shaktar'la geçirdiği 5. sezonu. 5 sezon boyunca transferleri kendisi yaptı, muazzam bir bütçeyi tek istediği gibi tek başına yönetti, işine kimseyi karıştırmadı. shaktar'dan yıllık aldığı para için ukrayna'da "aldığı parayı ancak kamyonla götürür" gibi rivayetler bile var. kusura bakmayın ama aynı imkanlar erdoğan arıca'ya bile verilse 5 yıl sonunda çalıştırdığı takımı bir yere getirirdi.
velhasıl kendisini tebrik ederim ama ortada öyle abartılacak destansı bir icraatı yok. avrupa'nın top class bir liginde çalışsa 5 sene dolmadan çoktan kapının önüne konurdu. başarısının yegane sebebi basın ve taraftar baskısı olmayan, sakin bir ortamda çalışması, hepsi o.
ingilizcede bir tabir var, poetic justice. önceleri edebiyatta ve tiyatroda, modern zamanlarda sinemada, eserin sonunda adaletin tecelli etmesine ilişkin olarak kullanılan.buna göre hak yerini bulur, iyilikler ödüllendirilir, kötülükler layık olduğu cezaya uğrarlar. bizler de bir yandan sevinirken öte yandan hayıflanırız, işte adalet ancak filmlerde,romanlarda yerini bulur, gerçek hayatta nerede böyle düzen diye. nadir de olsa içinde adalet hissi taşıyan insanları mutlu edecek masalsı örnekler de hiç yaşanmaz değildir öte yandan. işte, yaşadığı onca talihsizlikten, nahak yere maruz bırakıldığı nice kötülükten sonra çoooktan hak ettiği şiirsi adaleti elde etmiş adamdır mircea lucescu.. isterseniz siz buna ilahi adalet deyiniz. kıymetinin asla bilinmediği, çapsız adamların gadrine uğradığı bir ülkede büyük bir kupayı kaldırarak ona saygı duyanları sevindirmiş, ondan çingene ( ne demekse ) diye bahsedenlerin, adamcağız diyenlerin ve şakşakçılarının ise gözüne gözüne sokmuştur. yok, lucescu değildir kupayı birilerinin gözüne sokan, o tenezzül bile etmez. lakin ilahi adaletin ta kendisidir bunu yapan. anlayanlara tabii.