anadan-babadan-atadan kalma büyük şirket hisselerinden nemalanan veya milyon dolarlık tahvil-bono sahibi olup faiz ve kar payı gelirleriyle yaşamını sürdüren insanlar için yaşamın; diğer insanlara oranla, sanıldığından çok daha tekdüze olması durumudur.
dar gelirli ya da yoksul insanlar için yaşam, bir savaş meydanına benzer. onlar için güçlü olunmak, ayakta kalınmak, geçimini temin etmek, bir araba veya ev sahibi olmak, çocuklarına iyi bir eğitim vermek için çalışıp-didinmek, mücadele etmek bir gerekliliktir. yaşamları süresince belki de isteklerinin, özlemlerinin çok az bir kısmını gerçekleştirebilirler. lakin onlar, yaşam isteği ile doludurlar, ufak-tefek başarılar, küçük kazanımlar bile onları mutlu etmeğe, yaşama bağlamaya yeter.
oysa mirasyediler, parayla tuttukları hizmetkarları aracılığı ile istedikleri her şeye uzanabilirler. paraları ile her kapıyı açabilir, günlük yaşamlarında gerek gördükleri her şeyi satın alabilirler. onlar için dar gelirli bir insanın yaşamı boyunca gerçekleştirebileceği bir araba, bir ev ve çocuğuna iyi bir eğitim hayali; yoğun geçecek bir gün sonucunda elde edilebilecek kadar önemsizdir.
ailecek sabah kahvaltısı paris'de yaptıktan sonra londra'daki yatılı okula çocuğun kaydı yaptırılmak üzere ingiltere'ye geçilir. öğleden sonra bayerische motoren werke ag bavyera'ya sipariş edilen özel yapım otomobil teslim alınmak üzere almanya'ya oradan da sicilya'daki akdeniz manzaralı evin anahtarlarını teslim almak üzere italya'ya uçulur. akşam yemeği de sicilya'da alınarak gece geç saatlerde limanda bekleyen yata atlanır ve memleketin yolu tutulur. bir kez, üç kez, beş kez! ama nereye kadar?
kimileri, gönüllü yardım kuruluşlarının birer neferi olarak kendilerini doğaya ya da insanlığa adar. onlar, yaşamdan zevk alabilmenin yolunu bulabilen şanslı bir gruptur. lakin kimileri, bir türlü zevk alamadıkları yaşamı bir nebze de olsa yaşanabilir kılmak uğruna, alkolün, kumarın ve uyuşturucunun pençesine bırakı-verirler, kendilerini. bu ise bilinen bir sonun başlangıcıdır, onlar için.