Eskiden böyle zilyon çeşit naneli sakız yoktu Minti'miz vardı bizim. Ama tadıyla şimdiki naneli sakızlara taş çıkarırdı. içinden artist fotoğrafları çıkardı.
uzun zamandir kendisini sözlük piyasasinda göremedigim ama aradigim yazarlar arasinda yer alan yazarimiz.
umarim zaman asimina ugrayip unutuldugunu düsünmüyordur.
şimdi bende misafir olan dost kişi. ya kardeşim on beş yıllık arkadaşlığımız var bir kere de sen bana hazırla şu masayı ya.tamam tamam ojelerin de güzel.
çocukken beni mutlu eden nadir kavramlardan biriydi minti, yeşil renkli kağıdıyla aldığınız andan itibaren içinden kim çıkacak heyecanı sarardı her bir yanınızı.
sarmal şekilde dolanmış kağıdı açıp, kenarlarda kalan yırtık 2 kağıt parçasını da attıktan sonra, yeşil beyaz çizgili koca sakızı ağzımıza atar, -şimdi çiğneyemem dev gibi, nasıl da açmışım o zamanlar-
vee heyecanla içinden çıkan kağıdı açardık.
genelde baskı hatası yüzünden pembeleri bir yana kırmızıları başka bir yana kaymış fotoğrafın içinden çıkan, çok rujlu bir gönül yazar, veya yakışıklı bakışlı bir erol evgin ya da kel kafalı takım elbiseli dünyanın en sıkıcı resimlerinden biri olan j.r. en çok hatırladıklarımdır. bir de bunları üst üste koyup biriktirmesi vardı. zamanla resimlerin kat yerleri beyazlar, resimler yıpranırdı, karşı komşunuzun oğlunun biriktirdiklerinin sizinkinin 5 katı olduğunu görünce de ayrı bir kıskançlığa düşerdiniz. biriktirilen resimler genelde mintiden çıkan artisler değil de turbo arabalarıydı aslında.
şimdi çocuklar netbooktan zart diye internete giriyorlar, zort diye bi düğmeye basıp renkli pırıl pırıl dünyanın çeşidi resmi anında elde ediyorlar. ben az mı kuru boyalarımla miki mouse, ninja turtles, redkit resimleri yapıp duvarıma dolabıma yapıştırdım? niye lan!!
yok yok iyi ki de yapmışım. bazen ölesim geliyor o günleri özlemle hatırlarken, tebessüm ederken, dostlarla paylaşırken. o dererce kıymetsiz bugün bana. bugünün sakızları da dostları da.