kardeşi az önce dünyaya gelmişti.aradan zaman geçince onu görebilme fırsatı buldu, sıcacık, yumak yumak eline dokundu, nefes alışını izledi. sonunda gözünden bir damla yaş gelmesine mani olamadı.
bu hengamenin içinde hayatı didik didik edip yeni çıkmazlar bulursunuz, yeni sıkıntılar. bunun bir çözümü var mı? yok. bize bu virüs bulaştı bir kere, hayatı yüzeyden yaşamak güç artık, belki de imkansız. içimizde günün belli zamanlarında söylediğimiz cümle; bir geriye dönebilseniz. bu çözüm olur muydu? belki.
aslında her insan istediğini yaşar. bu hayatın içerisinde ki tüm çıkmazlar, tüm mutluluklar tüm. herşey kendi ürününüz. e hata nerede? bilmem. ya istemeyi bilmiyosunuz ya da isteyemiyosunuz.
ne kadar zor şartlarda yaşıyor olsanız da bir yerinden tutmak lazım bu hayatın. peki neresinden? sağından, solundan, kolundan, bacağından. neresinden? aslında en güzeli kaçmak. kaçmak ama nereye; başka bir dünya var mı, başka insanlık? dünya içinde dünyadan kaçmak. en güzeli bu belki, belki de en kötüsü. gelin hayatı parçalayalım; beşe, ona, yüze, bine. mücadelesi daha kolay olur, belki de parçaladıkça güçleşir herşey
''savaşları bitiremeyiz ama içimizde ki savaşları bitirelim'' diyor radyodan birileri. tamam bitirelim, ama nasıl? somut bir silah var mı ortada? yok. bence içimizde ki savaşı bitiremeyiz, o bitse diğer savaşlarda biter.. dünya liderleri kendi içinde ki savasın yansımasını sunuyor size.. yanlış mı? olabilir.. doğruyla yanlışı iyi ayırtedebilecek kadar söz sahibi değilim, belki de bunu yapabilecek nadir insanlardan biriyim. kimbilir?
hadi mutlu olun kapatın gözlerinizi en sevdiğiniz şeyi düşünün. ben düşündüm sigara. ulaşılması kolay, mutlu olmak zor. becerebilen öne çıksın..
yıllarca tutunduğumuz dallar bir bir kırılıyor. suçlu kim;
dal mı?
değil.
biz mi?
değil.
o zaman kim?
hadi bu suçuda hayata atalım nede olsa verecek cevabı yok. suçlu hayat.
sanal alemin kahramanlarısınız, reklam vermek isteyen var mı?
buyukce bir bosluk oluşur meteor carpınca.
en yakınımda kim var ki? en yetkilinizi cagırın bana. yonetim kurulu baskanınız gelsin, kralı gelsin. ben anlamam online işlerden. size 5865 mil öteden 6 gün önceden haber vermişim. daha ne yapayım. buradan deniz görür odanız. onu acık ve ferahtır her mevsim. bir isteginiz olursa size bir düğme kadar yakınız.
bavullarımı acmadan perdeleri actım. okyanusu da abartmamak lazım. bildigin deniz. denizden babam çıksa neden yiyeyim ki? babam herşeyden habersiz, noluyo lan demez mi? bu kadar yamyamlıgın ne lüzumu var?
domates ile peynir arar gözlerim masada ama yok. utanmadan continental breakfast yazmıssınız birde tanıtım brosurlerinize, yazıklar olsun size. yuvarlak donutsların arasına krem peynir surup yedim sadece. sabah sabah et mi yenir, buna resmen densizlik denir.
sigara içemiyorum hicbir yerde. restoranlarda kulluk bile yok. sen dunyaya sigarayı sat, kendi vatandasına icirme, guzel taktik. bırakma girisimlerim oldu donunce. bu feyzden etkilendim. basaramadım.
evde bir kendisi birde o vardı. nasıl veya ne zaman eve girdiğini bilmiyordu. bir anda önünden hızlıca geçti ve onu o anda farketti. inanılmaz çabuktu bu yüzden takip etmesi çok güçtü. bir anda bir yerde duraksadı ve o anda harekete geçmesinin tam sırasıydı. elindeki cisimle ona doğru yaklaştı, hamlesini yaptı, sermesledi ve yere düştü. yerde çaresizce duran kara sineği peçeteyle aldı ve çöpe attı.
elinde ki maşayı sallayarak "gocunu olan yaranır" dedi annesi tom'a. tom bir hışımla mutfağa koştu. prill şişesini öyle bir sıktı ki, tüm mutfak baloncuğa boğuldu.yaa oğlum şimdi anladın mı analık nasıl birşey. analık cinganalık diyerek haykırdı. analık cinganalıııııııkkkkk.....
... öyle bir öyküsü vardı ki kimse yüzüne bakamadı küçük zedia nin. sessizce terk ettiler odayı.üşüyen ellerini ceplerinden çıkardı zedia ve küçük adımlarla ilerledi. sobanın önünde öylece dikildi kaldı. nefes alışları o kadar sığdı ki sanki daha önce hiç derin nefes almamış gibiydi. düşleriyse bir o kadar derindi. uyur gibi bir hali vardı. gözlerinden akan damlalar yüzündeki kısa oluklar açmış, bir yere varamayacağının bilincinde kalakalmışlardı.
cenin pozisyonunun bitmesine ramak kala; validesine korkunç bir sancı verir. doğum sancısı. bir kadın için dünyanın en muhteşem anı. mütemadiyen vuku bulan mucize gerçekleşir. doğumuna mı çığlık atar, bu gezegene geldiğine mi? soru işaretleri göbek bağında saklı. bir bebek doğuyor.
Sınav salonuna girdi. pek heyecanlı değildi, çalışmamıştı. Kağıtlar dağıtılırken' bir umut belki bir şeyler yaparım' diye geçirdi içinden, yaşadığı çok daha ciddi olayların uyandırmasıyla insanoğlunun en manasız umutlara nasıl ihtimal verdiğinin farkındalığını, derin bir nefesi sigara dumanı üfler gibi üflerken 'boşver ya' diye ekledi hemen sonuna.
Kağıdı aldı, soruları gördü. Bir anda ayağa fırladı, amfinin kapısına doğru hızlı adımlarla ilerledi. Salondaki görevli asistanların ve sınıfta sınava giren diğer herkesin dikkatini çekmişti, herkes ona bakıyordu. Hocayı karşısında şaşkın şaşkın gözlerini ona dikmiş vaziyette görünce 'beni buldular hocam! Kan davalılarım' Diye bağırdı dehşetle ve aynı inandırıcılıkla hocanın kem kümleri henüz başlamamışken yanından rakibini çalımlayıp geçen bir futbolcu gibi kıvrılarak geçiş kapıdan çıktı. çıkarken arkasında ne olup bittiğini anlamaya çalışan 60 kişi ve uğultulu bir amfi bırakmıştı.