minimal öykü denemeleri

entry198 galeri0
    51.
  1. minimum öykü denemeleri
    bir cümle ile anlatılamayacak kadar uzun, insanı konuşamaz hale getirecek kadar yoğun..
    0 ...
  2. 52.
  3. aşk
    biteceğini bildiği halde bitmeyeceğine inandırmıştı kendisini.
    0 ...
  4. 53.
  5. son
    tek bir söz bitirdi her şeyi. sonra da ömürleri boyunca hiç konuşmadılar.
    0 ...
  6. 54.
  7. 55.
  8. ölüm
    kapandı gözleri. yuvarlandı, düştü bilinmeyen bir diyara. beyaz duvarlar vardı etrafında. üşüdü, üstünü örttüler...
    1 ...
  9. 56.
  10. mikro romanı duydumda minimal öyküde güzelmiş. orhan veli bunları okusa çileden çıkar çünkü anlaşılmazlık almış başını gidiyor.
    1 ...
  11. 57.
  12. lan hani, çatıda ilham gelir dediydi hüsnü. daha başlık bile bulamadık. biraz daha kenara gideyim belki ilham ge...
    1 ...
  13. 58.
  14. kırmızı başlıklı kız, büyüdü ve artık karaköyde çalışır oldu. binlerce kurdun arasında...
    0 ...
  15. 59.
  16. sandı
    yaşadığı en büyük hayal kırıklığıydı.
    1 ...
  17. 60.
  18. ba$langic
    sonunu goremedigi bir ba$langic yapmak istedi hep ama kendisi tumden bitmi$ti, ba$layamazdi..
    1 ...
  19. 61.
  20. hasret

    acaba bu günü hiç yaşanmamış kabul edebilir miyiz ?

    o, bugün gelmedi de.

    kütüphanenin eski kitap kokuları arasında tanımıştım onu...
    ...
    ..
    .

    acaba bi fincan hasret alabilir miyim ?
    1 ...
  21. 62.
  22. yorgunluk
    hayatın boş yoğunluğunu yaşarken ben, üzüm hoşafının suyuna kurtlu ekmek banan aslanların yorgunluğunu yaşıyorum utanmadan...
    1 ...
  23. 63.
  24. bursa
    koca çınarın, kendi başına bir ağaç olmuş, dalına kurduğum salıncaktan izliyorum geçen yılları..
    1 ...
  25. 64.
  26. dengesizlik
    dengelerin içinde ki atalet momenti olma yolunda ilerlerken ruhum. ruhunun eşiğinde salldırmaktı seni amacım.
    1 ...
  27. 65.
  28. git
    gitmek gelmenin yarısı değilmiydi seni beynimin varoluşu içinde ki uçurumlardan aşşağı yuvarlandırıken.
    0 ...
  29. 66.
  30. terkediliş
    seni kaybettiğimi, sensizliğin yıkımsal vuruntularının oluşturduğu karadan daha kara dehlizlerde oltaya takılmış balığı yutan köpekbalığının, yutanı yutmanın onu da yakalanmış kılacağını bir anda farketmesi gibi irkilerek ve sarsakça sarsılarak farkettim.
    2 ...
  31. 67.
  32. moda
    minimal öyküler modaydı bir zamanlar sözlükte, sonra unutuldu ama yine de eski günleri yad edenler arada çınlatırlar kulaklarını.
    1 ...
  33. 68.
  34. çınlama

    çınlıyordu sesin kulağımın lanet hafızasında ve patlatıyordu beynimi bir c4 edasıyla...
    3 ...
  35. 69.
  36. ses

    duymak bile istemiyordu yalnızlığın verdiği keyifle keyif verene sıkı sıkıya sarılmışken...
    1 ...
  37. 70.
  38. cristopher

    ilk o zaman anlamıştım cristopher'ın yardımıma ihtiyacı olduğunu.
    kirlenmiş beyaz t-shirt uyle bize doğru yaklaşırken izledim bir müddet bu çocuğu. ortalama bir zekaya sahip olmasına rağmen kibirli bir çocuktu cristopher. kilo problemi vardı bir yandan da, iriydi oldukça ama hep dayak yerdi semtin çocuklarından, özellikle de andy'den. izlemeye devam ettim cristopher'ı, bize doğru geliyordu ama birden içimi bir huzursuzluk kapladı. bir kaç şişman adımdan sonra hemen önümüzde durdu ve küstah bir tavırla konuşmasına başladı:
    -naber lan, işe yaramazlar sürüsü-bize bu ismi takmıştı-?
    cevabı david verdi:
    -sana ne lan tarrağım?
    cristopher david'e aldırmadan devam etti konusmasına:
    -duyduğuma göre maxim semtimizden taşınıyormuş, adliyede zabıt katibi olarak çalışan babasının tayini taşraya çıkmış. yıllardır sağlıklı bir vücudum var diye beni kıskandınız ve semt takımına almadınız.
    koltukaltındaki gıcır gıcır futbol topunu yere vurmaya başlayarak sürdürdü sözlerini:
    -şimdi hepiniz babayı aldınız. artık maxim'in topu da yok. bense top yerine size başka bişi vericem. aşağı semtin kaptanı andreas beni takıma aldı, artık onlarla top oynayacağım. kalede çok başarılı olduğumu düşünüyorlar.
    son sözleriydi bu cristopher'in. önce david ayaklandı ve cristian ardından.. birer ikişer daldı bizimkiler, abandılar bu küçük çocuğa. ilk o zaman anladım cristopher'in yardımıma ihtiyacı olduğunu.
    2 ...
  39. 71.
  40. potansiyel

    içinde bulunduğu durumun farkında değildi belkide ve bu nedenle yapabileceklerini hatta yaptırabileceklerini her seferinde kısıtlamak durumunda kaldi. birgün düşlediklerinin gerçekleşmesini hiç bir şey yapmadan beklemesi belkide bundandı.
    1 ...
  41. 72.
  42. jakuzide gözlerimi açtım. elimde puro viskimi yudumlarken gözüm jakuzinin karşısında kendi halinde çıpı çıpı yapan karolina kurkova'ya ilişti. "biraz kilo mu almış ne" diye düşündüm. derken annesi ve babası da bize katıldı. bunların etleri ne kadar pörsümüş diye düşünürken gözüm herifin elindeki game boy'uma takıldı. "ulan ne aç herif gitmiş çekmecemi karıştırmış game boy'umu bulmuş. çekler ne aç millet" diye düşündüm. hem bu insanların benim evimde işi neydi? karolina ile evlilik aşamasına gelmemiştik ki. hemen karolina'ya bir göz atıp yan odaya çağırdım. fırçayı kaydım ama ağlamaya başladı. çok ağladı. çok çok ağladı. gözlerimi açtım, işe geç kalmıştım.
    1 ...
  43. 73.
  44. 74.
  45. aşk

    öyle bir anda gelmişti ki , donup kalmıştı.

    Rüzgar;

    küçük kızın,narin sarı saçlarını dalgalandırıyor, bunaltıcı güneşin altında süblimleşen insanları serinletiyordu.
    1 ...
  46. 75.
  47. yavaşça redingotunu çıkardı ivan.. bir boyun eğmişlikle öylece susu verdi;

    -abi dedi, bu rus edebiyatı beni pek sarmadı!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük