minibüs kültürünün vazgeçilmez bir prosedürüdür, nostaljik türkiyenin olmazsa olmazlarındandır. münibüs'ün sağında solunda yazan ''allah korusun, liselim, kara gözlüm, aşk çekenin yol gidenin!'' vb zıbarbasyonlar gibi arabesk müzik çalmakta bu dejenere kültürün bir parçasıdır. zaman zaman değişik varyasyonlar denensede arabesk kültürüne ve molla'lı ağır abi sendorumuna ters düştüğünden arabesk müzik önceliklidir. zira şoförün ve arabanın benzini gibidir bu müzik, özellikle arabesk müziğinin en dokunaklı yerlerinde şoförün kendinden geçen yüz ifadesini yükselen vites ve aniden basılan gazla birlikte artan araba hızındanda anlamakda mümkündür.
hatta,
müziğin etkisiyle beraber adrenalin yüklü gaza binmiş şoför ''açılınnn fredinin kabusu geliyorrrr'' diyerek adeta kendinden geçercesine acımasızca basmaktadır gaza, fren emekliye ayrılmıştır bu safhada taki çalan müzik normal ritmine dönene kadar. işte bu anda müzikterapi sona ermiştir ve bir anda şoförde rahatlamışlık hissi sezilir, minibüs yavaşlamıştır normal seyrinde gitmektedir bir daha ki sefere ''batsın bu dünya'' diyene kadar...
minübüs şoforlüğünün şanındandır. heleki lisede okuyan bir sevgilisi varsa okulun önünden geçerken iyice ses açılır, kız duysun istenir. cengiz kurdoğlu'nun liselim şarkısının dizeleriyle anlatır sevgisini...
sabahları daha uyanamamış bünyenin en büyük düşmanlarından olan arabesk müziğin ya eliniz mahkum sabahın o kör saatinde biraz daha erken kalkıp hiç bu sesi çekmeden paşa paşa yüreyeceksiniz ya da uykunuzu olabildiğince son zaman dilimine kadar kullanıp azıcıkta olsa uykudan faydalanıp bu sesi çekeceksiniz. zor bir durum, hangisini tercih edersiniz? tabiki uykudan yana oy kullanmak daha tatlıdır ve bu durumda şoförünün buyruğu altındaki minibüse kendinizi bırakırsınız. yolunuzun kısa veya uzun oluşu pek fark etmez ** uyuma teşebbüsüne giriştiğiniz zaman illaki o müzik tepe noktasına ulaşır ve vücudunuzun her hücresine bir ürperti vererek sizi uyanık tutar. bunun sonucu olarak etrafınızdakilerle bakışmaya başlarsınız herkesin surat ifadesi o saatlerde hemen hemen aynıdır ve minibüs içindeki herkesin de düşüncesi yüzlerinden okunmaktadır*huzursesizlik ve refah* işte en sonunda şoför ve yolcular arasında o gergin diyaloglar başlar. yolcular arasından en uykusuz olanı söylenmeye başlar ve sonunda patlar. eğer şoför mülayim bir şahıs ise ses ya kısılır veya müzik kapatılır. eğer ki değilse işte o zaman curcuna başlar. ama hiç bir zaman şoför galip gelemez çünkü ezici üstünlük daima yolculardan yanadır.