islam dininde aradığın bir konuyu önce Kur'an-ı Kerime bakıp araştırırsın. Orada bulamazsan Hadis-i Şeriflere bakarsın.
Sahih hadis kaynakları:
Sahih-i Buhari
Sahih-i Müslim
Sünen-i Ebu Davut
Sünen-i Tirmizi.
Sünen-i ibni Mace
Sünen-i Nesei
Tokalaşmayla ilgili hadis ve kaynağı:
Efendimiz (s.a.v), kendisine bîat için gelen sahabî hanımlara şöyle buyurmuşlardır:
Ben kadınlarla tokalaşmam. Benim yüz kadına söylediğim söz bir kadına söylediğim söz gibidir.
Neseî, Bîya: 18; ibni Mâce, Cihad: 43.
Hz. Âişe Validemiz (r.anha) ise Resulullah'da (a.s.m.) gördüğünü şöyle nakletmektedir:
Resulullah'ın (s.a.v) mübarek eli hiçbir yabancı kadının eline kesinlikle değmedi.
Buharî, Ahkâm, 49; ibni Mâce, Cihad: 43.
Hadis-i şeriflerin sahih olduğuna bir misal:
Kuranı Kerim ve Sahih-i Buhariden sonra en değerli kaynak Sahih-i Müslim'dir. imamı Müslim; Hicaz, Mısır, Suriye, Irak, iran ve Türkistanı dolaşarak hadis topladı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in buyurduğu her sözü en sağlam kaynaklara dayanarak aldı, ezberledi ve kitabına yazdı.30.000 hadisi şerifi topladı ve inceledi. Kitabı Kütübü Sittenin 3. Kitabı olarak bilinir.
Kadınların aşağılanması konusuna gelince... islamiyet gelmeden önce Arap yarımadasında kadınlara yapılan muamele çok kötüydü. Kız çocukları diri diri topağa gömülür, genç kızlara kadınlara tecavüz edilirdi. Kadınlar köle olarak pazarlanır, her türlü iğrenç muamaleyi görürdü.
Kadına değer verilmesi islamiyet'le başladı. Ancak islamiyet geldikten sonra kadınlara insan gibi davranılmaya başlandı.
Dini ya kabul edersin, bütün kaideleriyle ya da kabul etmezsin. Kimse sana niye inanmıyorsun demez? inanmıyor olabilirsin. Saygı duymalısın.
Yazıyı okumaya başlamadan önce belirteyim ki bu yazı için oldukça emek harcadım. Ve bu emeğim "Kur'an'da aklıma yatan yerler var." Cümlenin sonucudur. Senden ricam okuyacaklarını ön yargıyla değil de kabul niyeti ile okuman. Bak kabul et demiyorum tercih tamamen sana ait. Ama madem araştıran birisin sadece zıt fikirleri araştırma olur mu? Ya da ters oldu senin için zıt olanları da araştır. Bir kitap tavsiye etmişsin. Allah'a şükür, islam'ın kuralları konusunda okuduğum kitaplardan edindiğim bilgilerin de etkisiyle aklıma yatmayan hiçbir kaide yok. Yine de tavsiye için sağol. Benim de sana bir tavsiyem olacak. Mahmud Usta Osmanoğlu'nun tefsirini yaptığı Kur'an-ı Mecid ve Tefsir-i Meâl-i Âlisi isimli mealli Kur'an-ı Kerim'i okuman sana çok şey kazandırır. Ve inan aklına yatmayan bütün sorularının cevaplarını bu Kur'an-ı Kerim Tefsiri'nde bulabilirsin.
Peygamber Efendimiz(s.a.v.), ilk hanımı Hz. Hatice vefat edene kadar ikinci bir eş almamıştır; ki Hz. Hatice 65 yaşında vefat etti.
Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in çok evlilik sebeplerine gelince... Peygamberimizin, Hz. Sevdeden sonra Hz. Aişe ile evlenmesi, Peygaber'ler için vahyin bir türü olan rüyasında söylenmiş, Hz. Zeynep binti Cahş'la nikahlanması ise, bizzat Allah'ın emriyle ve Cebrail Aleyhisselam'ın gelerek bu emri bildirmesiyle gerçekleşmiştir.
Peygamberimizin (hayatının son on yılında) Ümmü Seleme, Ümmü Habibe ve Hz. Safiye gibi, eşleri savaşlarda ölen çocuklarıyla birlikte ortada kalan hanımları nikahlaması ise, islam dininin yayılmasına hız kazandırmak ve Allah yolunda her türlü işkenceye katlanan o hanımları şereflendirmek amacını taşıyordu. Bunlardan Ümmü Habibe, Ebu Süfyan'ın kızı idi. Bu hanım, hem Mekke reisi, hem de müşrik orduları kumandanı olan babasına ve onun putlarına baş eğmemiş, islam dinini seçince büyük bir zulüm görmüş, sonunda Habeşistan'a hicret etmek zorunda kalmıştı. Ne yazık ki kocası Ubeydullah, bu ülkede içkiye yenik düştü. Gece gündüz sarhoş gezmeye başlamıştı. Ümmü Habibe, bu durumdan çok acı duyuyordu. Kocasının bir süre sonra din değiştirip Hristiyanlar arasına katılması, daha sonra da alkol komasından ölmesi üzerine, Habeş ülkesinde yalnız başına kaldı.
Allah Resulü bu durumu öğrendiğinde, onu nikahladı. Böylelikle, o günlerde Peygamberimizin ve tüm Müslümanların can düşmanı olan Süfyan ailesinin gönlü bir anda fethedildi.
Annesi tarafından Beni Kurayza Yahudilerinin, babası tarafından da Beni Nadr Yahudilerinin tek mirasçısı olmasına rağmen islam dinini seçen ve bu yüzden de ikinci kocası Kinane tarafından acımasızca dövülen Hz. Safiye'nin nikahlanması ise, Hayber Yahudilerinin direnişini yok etmişti.
Peygamberimizin, islam düşmanlarından Beni Mustalık Kabilesine önderlik eden Haris'in kızı Cüveyriye'yi nikahlamasıyla, bu kabilenin islam dinini seçmesi sağlanmış, Mısır Kıptileri tarafından büyük saygı gören Hz. Mariye'yi nikahlamasıyla da Mısır halkının sevgisi kazanılmıştı.
Efendimizin diğer eşlerinden Zeynep bin-i Hüzeymen'in durumu biraz daha farklıydı. Bu hanım, büyük sahabilerden Abdullah b. Cahş ile evliydi. Hz. Abdullah, Uhud Savaşı'na katılmış ve müşrikler tarafından burnu ve kulakları kesilmek suretiyle şehit edildiğinde, eşi yalnız kalmıştı. Üstelik çok hastaydı. Peygamberimiz, bu durumu bildiği için, onu eş seçmekte acale etti. Nitekim Hz. Zeynep, nikahtan üç ay sonra vefat etti.
Allah Resulü'nün çok evlilik yapması, sadece o evliliklerden beklenen siyasi faydalara ya da vefa duygusuna dayanmıyordu. Çünkü Peygamberimiz, çürümüş ve kokuşmuş bir toplumu ıslah etme gayesiyle ortaya çıkmış, bunun için de erkeklerden çok hanımların eğitimine ağırlık verilmesi gerektiğini anlamıştı. Fakat o günün şartlarına göre, kadınların (bir erkek tarafından) eğitilmesi mümkün değildi.
Peygamberimiz, yaptığı evlilikler sayesinde evini erkeklere açtığı gibi, kadınlara da açma imkanı buldu. Her bir eşi,ondan öğrendikleriyle birer öğretmen oldu. insanların yarı nüfusunu oluşturan kadınlarla ilgili en mahrem konular,onların yardımıyla açıklığa kavuştu. Yanlışlar, onların gayretiyle düzeltildi.
Yüce Allah, Kur'an'da (Ahzap Suresi,34), Peygamber eşlerinin bu öğretmenlik görevinde çok titiz davranmaların, Allah Resulünden duyup öğrendiklerini insanlara( özellikle hanımlara) anlatmalarını, cahiliye zamanından kalma adetlere kesinlikle izin ve fırsat vermemelerini buyuruyor, bu görevin iyi yürümesi için de, Peygamberimizin ev halkını (yani eşlerini) çoğaltması gerektiğine işaret ediyordu. (Ahzap Suresi,50)
Rabbimiz bu surede, islam dininde erkeklerin eş sayısını sınırlandırdığını, fakat Allah Resulü'nün bu kısıtlamanın dışında tutulduğunu da bildiriyordu.
Peygamberimizin bu evlilikleri sayesinde kadınlar bilinçlendi. Hz. Ebu Bekir gibi yüce bir insan tarafından yetiştirilen, daha sonra da Allah Resulü tarafından eğitilen Hz. Aişe validemiz, öğetmenler içinde emsalsizdi. Naklettiği 2210 hadis-i şerifle, Ebu Hureyre, ibn Ömer ve Hz. Enes'ten sonra dördüncü sıradaydı. Son derece zekiydi. Bir şeyi hemen öğrenir, çok kısa bir sürede ezberlerdi. Araştırmacı bir ruha sahipti. Bu nedenle öyle bir yüceldi ki, Allah Resulü:"Dininizin yarısını Aişe'den öğrenin!." buyurmuştu.