mine vaganti

    8.
  1. izleyince insanın gay olası geliyor sanki..
    3 ...
  2. 4.
  3. --spoiler--
    Özpetek yine bildik sularda dolaşıyor. Özyaşamsal öğeler içerdiği belirtilen bu filmle, özelde Roma/ italya çevresindeki eşcinsel yaşama, genelde ise vermeyi pek sevdiği mesajlara dönüyor. Ama bu mesajlar yine öylesine ustalıklı ambalajlanmış ki, bu şurup gibi akan filmden etkilenmemek, ancak taşyürekli olmakla mümkün!

    Özpetek'in bu kez italya'nın olduğu gibi korunmuş o küçük müze kentlerinden Lecce'yi dekor alan filmi, alışılmışın dışında bir büyük aile içinde geçiyor. Babadan kalan makarna fabrikasıyla zengin olan ailenin iki yetişkin oğlundan küçüğü, ağabeyine gerçeği açıklıyor: O bir gay'dir, Roma'da kendi hayatını yaşamakta ve hiçbir biçimde aile işine bulaşmak istememektedir. Ve o akşamki aile sofrasında bunu açıklayacaktır. Ama onun yerine ağabeyi söz alıyor ve kendi gay'liği itiraf ederek herkesi deheşete düşürüyor!

    Hikaye bu keskin ahlak ve örf çelişkisine karşın, genelde yumuşak bir havada akıyor. Özpetek bu kez dram yerine komedi tonunu seçmiş. Ailenin her biri çok iyi etütü edilmiş tipleri, yavaşça karakter olmaya doğru kayarken, yönetmen özellikle finale doğru duygusallığı da ihmal etmiyor. Gerçi uzunca bir komedi bölümü var: Tomasso'nun Romalı gay arkadaşlarının ziyareti, filmi biraz "çılgınlar kulübü" havasına sokuyor. üstelik Özpetek'in film boyunca savunduğu "eşcinsellik, insanın temel belirleyici özelliği değildir" savının tersine, o gaylar 24 saat bile hetero davranmayı beceremiyorlar! Yine de temel mesaj, biraz yara-bere alsa da kendini kurtarıyor, önemli olan kendisi gibi olmak ve hayatını dilediğince yaşamaktır!

    Film, klasik italyan usulü komedinin parlak günlerinden izler taşıyor ve mükemmel bir takım oyunculuğuyla oynanıyor. Yönetmen özellikle son filmlerinde belirgenliştiği üzere, kamerayı sıkça kaydırarak, aile toplantılarında ise masanın çevresinde döndürerek filme görsel bir akıcılık sağlıyor. (Atilla Dorsay, 27.03.2010 tarihli Sabah gazetesinden)
    --spoiler--

    Serseri Mayınlar - Mine Vaganti

    Yönetmen : Ferzan Özpetek
    Senaryo : Ferzan Özpetek, ivan cotroneo
    Görüntü : Maurizio Calvesi
    Müzik : Pasquale Catalano
    Oyuncular : Riccardo Scamarcio, Alessandro Preziosi, Nicole Grimaudo, Carolina Crescentini, Elena Sofia Ricci, Ennio Fantastichini, Daniele Pecci, Lunetta Savino

    italyan Yapımı
    3 ...
  4. 13.
  5. ödüle doymayan ferzan özpetek filmi.

    italya'da en prestijli sinema ödüllerinden biri olan ve 50 yıllık geçmişe sahip Globo d'oro* ödüllerinde, en iyi film, en iyi senaryo, en iyi fotoğraf ve Nicole Grimaudo'ya verilen 'gelecek vaad eden genç kadın sanatçı' ödüllerine layık görüldü.
    2 ...
  6. 6.
  7. tipik ferzan özpetek filmi.
    şaşırtmayan.

    evet yine beğendim ama çok mu. ya da bayıldım mı hayır.
    yine ağlattı beni ama büyükanne hikayelerine ben dayanamam zaten.
    tam bir gay filmi olmuş. gerçi çok güldüğüm sahne oldu ama bir aşk var mıydı. hayır yoktu. büyükannenin aşkını görebildik mi. hayır göremedik.
    eşcinsellerin yaşadığı zorluk anlatılıyor mu evet ama çok mu iyi/çok mu derinlemesine, hayır.
    müzikler yine süper. kalp burkan, acıtan muhteşem diyaloglar biraz az bu sefer.

    son kertede sevdim ama süper bayıldım da diyemeyeceğim. bir cahil periler'in doluluğu yoktu.
    ha bu arada izmir'de sadece iki sinemada ve bir hafta oynaması ise çok acı.
    2 ...
  8. 15.
  9. sezen aksunun kutlama adlı şarkısı ile insanın içini acıtan filmdir aslında mutlu bitiyo gibi ama niye ağladım bende anlamadım.
    2 ...
  10. 12.
  11. iki tane "David di Donatello Ödülü" almıştır. Ayrıntılı haber için : http://sinema.hurriyet.com.tr/haberler.aspx?newsid=14666141
    2 ...
  12. 11.
  13. cahil perilerden sonra en çok etkilendiğim ferzan özpetek filmi diyebilirim. zaten tüm olumlu önyargılarımı kuşanıp gittim filme neticede ferzan'ın bi filmini izlemeye gidecektim. ne olursa olsun onun her yeni filminde uzun zamandır görmediğim çok sevdiğim bir insanı görecekmişim gibi heycanlanıyorum. serseri mayınlar ferzan'ın içinde bu kadar çok komedi unusuru barındıran tek filmi diyebilirim. ama her şey o kadar yerli yerinde öylesine çok duyguyu birarada yaşıyorsunuz ki film inasanı adeta sarıp sarmalıyor kucaklıyor. film bittiğinde jenerik akarken koltuğa mıhlandım kaldım kalkamadım. az önce bahsettiğim çok sevdiğim bir insanla buluşma hali filmin sonunda o insandan ayrılamama haline bıraktı kendini. ferzan özpetek filmleri benim için birer insan gibiler çok sevdiğim insanlar..
    2 ...
  14. 5.
  15. güzel çok güzel duyguları olan, sizi hüzünlendiren, güldüren, heyecanlandıran, keyiflendiren büyülü gerçekten cesur bir ferzan özpetek filmi. babaanneyi oynayan Ilaria Occhini o nasıl bir babaannedir, o nasıl güçlü bir oyunculuktur sinemada oturduğum yerden üzerine atlayasım geldi. diğer oyunculuklar, mekan seçimleri, kurgu- görsellik, lecce her şey çok çok güzeldi. kendimi bir resmin içinde hissettim izlerken. evet duygusal bir filmdi ama inanın o dramı çok hissetmiyorsunuz işte ferzan'ın en büyük başarısı da bu bence. filmin en can alıcı yerlerinden birinde Sezen Aksu'yu duymak o da ayrı bir keyifti efendim. izleyin, izlettirin.
    1 ...
  16. 7.
  17. kesinlikle gidilip görilmesi gereken bir filmdir. Türkiye'de 4. hafta hala salonlarda gösterilmesi de bu film bolluğu arasında bir şanstır bence. Öyle büyük büyük kelimelerle konuşmayan, vermek istediği mesajları insanın gözüne sokmayan renkli, eğlenceli, sımsıcak bir filmdir.
    Hele sonunda nefis sesiyle ve şahane sözleriyle Sezen Aksu sahneye çıkıp "memleketime çoktan bahar gelmiştir.." diye başlıyor ya, bu bahar günlerinde sinemadan çıkarken herkes şarkıyı mırıldanmaya devam ediyor.
    2 ...
  18. 10.
  19. tribeca film festivali'nde jüri özel ödülünü kapan güzel film.
    ferzan özpetek ve ekibi bu film ile daha çok ödül kazanacak gibi.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük