sitesinde bulunan deli kadın hikayeleri rahatsız edicidir. 3 hikayesi vardır sitede. 2'sinde "babam benimle sevişmek istiyor" ifadesinin bulunması düşündürücüdür.
birinde baba kızıyla sevişmek ister. ötekinde adam karısını kendi oğluyla sevişmekle suçlar. berikinde deli kadının teki daha çocukken tüm ailesini, evini yakmıştır. onları içeride yanarken sessizce seyretmiştir. bir başkasında yine kadının biri bebekleri kaçırıp öldürüp minik mezarlara ölü kedi diye gömmektedir.. daha 6-7 yaşındayken annesini öldürüp toprağa gömdüğü gibi.
böyle şeyler olur. nadirdir belki ama olur. birileri delirir ya da zaten delidir. kimisi acı çektiğinden kimisi ezelden. kimse deliliği görmek, anlamlandırmaya çalışmak istemez. bu yüzden mine söğüt'ün deli kadın hikayeleri baştan sona rahatsız edicidir. çok da gerçek ve vurucu bir iş çıkarmıştır. okurken imrenmemek imkansız.
--spoiler--
Aslında Cumhuriyet rejimiyle yönetilen bir ülkenin cumhurbaşkanısınız. Ama devleti kuşatan ve Hizmet, Hareket, Cemaat veya Câmia gibi farklı isimlendirmelerle anılan ve okyanus ötesinde konuşlanan bir grubun lideri olan, bir dudağı yerde bir dudağı gökte o Devin
vezir-i âzamı gibi davranmakta bir sakınca görmüyorsunuz.
--spoiler--
1968'liymiş.
Ben Tempo'daki haberlerinden hatırlıyorum.
Wiki'de hikayesini şöyle yazmışlar: http://tr.wikipedia.org/w...Mine_S%C3%B6%C4%9F%C3%BCt
Yazdığı Doğan Kardeş kitabında "ben de" vardım. (Kitapta: 3 yıl kadar derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptım.)
Yol arkadaşım Gripin iş yeri hekimi Aytekin Tekin (93 yaşındadır), son bir kaç aydır Cumhuriyet gazetesinde bu arkadaşımızın yazılarını okumaktan çok mutlu oluyor ve kendisini çok cesur buluyor.
Mine Söğüt'ün Cumhuriyet'teki şu yazısını Aytekin ağabeyin zoruyla okudum: http://www.cumhuriyet.com...si/26543/Yuh_Mektubu.html
"çok ağlattınız beni çok.Ama insan kötü şeyleri çabuk unutuyor.bakın şimdi size çay demleyeceğim.oysa siz çay sevmezdiniz.kahve içerdiniz,ot içerdiniz."
"yemek yapmayı,evi toplamayı,sizi anlamayı öğrenemedim.benden ne istediğinizi öğrenemedim.beni sevip sevmediğinizi hiç bilemedim."
Aslinda ben kasiklarimdaki sanci ve
Bacaklarimin arasindaki islaklik kadarim.
Ne bir eksik ne bir fazla
Beni rahat birakin
Diledigim kadar seviseyim, diledigim yerde oleyim.
'sizin babanız sizi hiç kolunuzdan tutup, dikenli tellerin ötesine fırlatmaya çalıştı mı?
sizin anneniz sizi hiç kucağına alıp mayın tarlalarından koşarak sınır ötesine kaçırdı mı?
sizin babanız sizi hiç sırtlayıp kilometrelerce yol yürüdükten sonra durdurulduğu noktada, sadece "bir yudum su" diye yabancı bir ülkenin askerlerine diz çöküp yalvardı mı?
sizin anneniz savaştan kaçarken elinden düşürdüğü için ölen çocuğunun cesedini saatlerce kucağında salladı mı?
onların anneleri babaları bunların hepsini yaptı.
ve biz kör olduk.
daha önce nice savaşlara sağır, nice savaşlara dilsiz olduğumuz gibi.'
ara güler’i konu alan köşe yazısında saçmalamıştır ve andımız’ın kaldırılmasıyla alakalı yazısında düpedüz manipüle edici, art niyetli cümleler var. böööğğkk.
Türk edebiyatı alanında klasik isimleri görmeye alışık olduğum yapı kredi yayınlarında alışılmışın dışında ismini görmemle kitaplarıyla tanıştığım yazar. (evet yayınevine göre kitap seçerim)
Postmodern edebiyat çizgisi altında biraz mistik biraz etnik havayla belki de toplumun büyük çoğunluğunu rahatsız edici konularını ele alırken beni de aldı götürdü kendine aşık etti.
Okunan kitaplar:
Beş sevim apartmanı
Madam Arthur bey
Kırmızı zaman
Deli kadın hikayeleri
Okunacaklar :
Şahbazın harikulade yılı
Gergedan