osmanlı hakkında ağır ithamlarda bulunmuş kişidir. bir fikre sahip olunabilir yada bunu köşende de yer vererek ortaya atabilirsin. ancak bu tezini gerçekliği şüpheli sadece tek bir kaynağa dayandırırsan ikna ihmitalin azalır ablacım. belki yanılıyor olabilirim lakin bu kişinin tarih bilgi ve ilgisine şüpheyle yaklaşırım. ülkemizde gazete köşelerinde hala bunun gibi şovenistler yer aldığı müddetçe kaliteli köşe yazıları okumamız zor görünüyor. yoksa senin ne düşündüğün umurumda bile değil sadece biraz kalite.
umudun kırık kanatlarında diye bir kitabı var. kitabı karıştırırken " zaten türk erkeği faşist değil midir ? " diye bir cümleyi okuyunca birden gözlerim faltaşı gibi açıldı. gerekçesi de şu : kadın tecavüzleri, kadınların kocaları tarafından öldürülmesi, kurtlar vadisivari tiplerin çoğalması vb.
elbette toplumumuzda bunlardan bolca var ve savunalacak bir yok ama her türk erkeği biraz faşisttir, onda o potansiyel vardır demeye, yok artık ebenin ... ali sami diyorum.
''mine kırıkkanat'ı ciddiye alma oyunu''nun ilham kaynağı. modern zamanlarda eğlencelik hayata farkında olmadan güzel bir katkı yapmış 1940'lar doğu bloku aydınlık düşünürü. canımız sıkılıyor, arkadaşlar ne yapalım der gibi bakmaya kalmıyor ben gülüyorum. onlar yaa çok kötüsün esat, ne istiyorsun şu kadından diyorlar.
birisi ya inananlar'a da insan muamelesi yapılmasın mı diye soruyor, mine kırıkkanat rolündeki arkadaş da kendini paralıyor, saçını başını yoluyor derdini anlatamıyor, karşıdaki huzura bürünmüş mülayim, müşfik yüz ifadesiyle kendisini dinledikçe yüzü kızarıyor eline geçeni muhatap rolündeki arkadaşın suratına atıyor falan. görmeniz lazım, çok şirin ya.
--spoiler--
Mine G.Kırıkkanat, Ankara doğumlu bir istanbul’ludur. Fevzi Atlıoğlu ilkokulu, Notre Dame de Sion Lisesi ve i.Ü. Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü mezunudur. Türkiye’nin ilk kadın mizah yazarı olarak başladığı yazın yaşamına, Cumhuriyet’in ispanya, Milliyet’in Fransa muhabirliği ve Radikal’deki köşe yazarlığıyla devam etmiştir. TV5Monde kanalının yabancı gazetecileri arasında yer alan Kırıkkanat, edebiyat alanındaki varlığını roman, öykü ve deneme türünde pek çok eserle sürdürmektedir.
--spoiler--
kendi sitesinden alıntı olarak koyduğum bu tanıtım paragrafı zaten bu şahsiyeti açıklıyor.
hem ankara doğumlu hemde istanbullu yani kendini başka türlü gösterme amacında, okuduğu lise zaten bugünkü fikirlerinin nerelerden geldiğinin kanıtı.
mesleğimden dolayı insanlarla bütün gün iç içe olduğumdan dolayı kişilerin yüzlerine bakarak nasıl bir karaktere sahip olduklarını az çok anlayabiliyorum, bu şahsiyetin fotoğrafına baktığında (hakkında hiç birşey bilmeden bakmıştım) ruh sağlığı yerinde olmayan, sinsi ve çıkarcı bir kişiliği olduğunu anladım.
birileri için sözleri ve ''eserleri''yle komedi kaynağıdır. farklı bir mizah anlayışı var kendisinin. kemaliste soruyorum sonra sen niye gülmüyorsun somurtkan şirin diye, mizahtan nefffret ederim diyor.
tipik jakoben kemalist. dolayısıyla aydınlanmacı, karanlık, gıpgri erken cumhuriyet dönemi figürü: halka bırak üstten bakmayı ondan ölesiye nefret eden firavuni bir tekebbür, sığ bir batılılaşmamız lazım hemen anlayışı, osmanlı tarihine hammer'den aşina, söyledikleri bütün diğer ulusalcılar gibi devlet lisesi tarih 1-2 kitabından iler gitmiyor, dünya ile ilişkisi fransa ile sınırlı o da sağlıksız: fransa'ya aşk ile rehin edilmiş bir beyin. söylediği her şey sansasyonel, bir gün dediği bir diğer gün dediğini alaşağı ediyor.
şimdi bunları yazdım ama biliyorum ki malumu ilam kabilinden şeyler bunlar. bu kadını tanıyan herkes biliyor zaten nasıl bir geç kalmış tarih figürü olduğunu kendisinin. ama komik geliyor bana, müthiş ilginç biri. çok samimi söylüyorum hani tahlillik derler ya öyle. mesela en merak ettiğim neden hep öfkeli, neden televizyonda konuşurken bile muhatabına hep müstehzi bakıyor. bu hiç değişmiyor ve ben eminim muhatabı eğer muhalifi ise şerif mardin dahi olsa bu tavırlarını yine sergileyecektir. acaba bu yaşlı ulusalcı, kemalist kadınlar neden hep böyle? ben bunu dalga geçmek için sormuyorum, bir merkez var da onları memleketin neresinde olurlarsa olsunlar aynı şeyleri aynı his ve tavırlarla, müthiş öfke ve ciddiyetle aynı yaşlarda savunmaya mı programlıyor?
acayip değişmiş bir bayandır, tuncay özkan ile sunduğu bir programda fransaya övgüler yağdırup anti-emperyalist takılmaktaydı, sonra fikir değiştirip emperyalist oldu fransayla ilişkileri ne durumda bilinmez.
ses tonu, bakışları, mimikleri, sırıtışı ile çirkinlik abidesidir. konuştuğu konu hakkında ne kadar yüzeysel ve hatalı bilgi sahibi olduğunu sürekli açık eder ve bunu çirkeflikle bastırmaya çalışır.
az önce "ben türküm ama türkiyeli değilim" dediğini işittiğim zeka küpü. görüşüne katılın katılmayın ama karşısındaki insanları sözleriyle yerin dibine batırmasını keyifle izleyin.
cumhuriyet gazetesinde 10.10.2010 tarihinde okurları ile tekrar buluşan yazar.
gazetedeki yeni köşesinin adı ''röveşata'' olmakla birlikte ilk yazısının başlığı da ''yirmi yıl sonra'' olmuştur.
yazarın 20 yıl önce cumhuriyet gazetesinde muhabir olarak başladığı meslek hayatına yine cumhuriyet gazetesinde köşe yazarı olarak devam etmesini konu alan ilk yazısı, ünlü ''üç silahşörler'' kitabının kahramanı olan dört kafadarın öyküsü ile süslenmiştir.
yazar, pazar ve çarşamba günleri ''röveşata'' köşesinden okurları ile buluşacaktır.