Ya oğlum, elimizde sapasağlam bir kanıt var, hâlâ adamın hakkında atıp tutma peşindesiniz. Türkiye Cumhuriyeti'ni babanız mı kurdu, babasının bıyığını kerttirdiklerim. Atatürk'ün aklının erdiği yere sizin ayağınız mı erer sanıyorsunuz?
M. Kemal 17 Kasım 1918 tarihinde, istanbul'da kendi parasıyla çıkardığı "Minber" gazetesinde yayımlanan söyleşisinde şöyle der:
"Bu harpte ingilizlerle Arıburnu, Anafarta ve Filistin cephelerinde karşı karşıya bir çok muharebeler verdim... Kalbimde kin ve düşmanlık hissiyatı yer bulmamıştır. ingilizlerin Osmanlı milletinin hürriyetine ve devletimizin bağımsızlığına riayette gösterecekleri hürmet ve insaniyet karşısında yalnız benim değil, bütün Osmanlı milletinin ingilizlerden daha hayırhah (iyiliksever) bir dost olamayacağı kanaatiyle etkilenmeleri pek tabiidir." [1]
Ertesi gün, 18.11.1918 günlü Vakit gazetesinde yayımlanan söyleşisinde yine bu doğrultuda konuşmuştur: "Hükümetimizle mütareke imzalayan devletlerin ve bu devletler adına Mütareke Şartnamesi'ni yapan Britanya hükümetinin Osmanlılara karşı olan iyi niyetlerinden şüphe etmek istemem; eğer sözkonusu şartname hükümlerinin uygulanmasında yanlış anlamaya neden olacak yönler görülüyorsa, bunun sebebini derhal anlamak ve muhataplarımızla anlaşmak lazımdır." [2]
M. Kemal'in 11-13 Ekim 1918'de Halep'ten Vahdettin'e çektiği "çok gizli" telgrafta:
"Derhal ingilizlerle ayrı barış yapmak üzere kendisinin de katılacağı yeni bir Bakanlar Kurulu oluşturulmasını önermişti."
M. Kemal'in bu ilginç teklifine bakalım...
Şöyle diyordu padişahın yaveri Naci (Eldeniz) Bey adına gönderdiği telgrafta:
"Müttefiklerle olmadığı takdirde (ingilizlerle) ayrı olarak ve mutlaka barışı sağlamak lazımdır ve bunun için kaybedilecek bir an bile kalmamıştır."
Orijinali: "Müttefiken olmadığı takdirde (ingilizlerle) münferiden behemahal sulhü takarrur ettirmek lazımdır ve
bunun için fevt olunacak bir an dahi kalmamıştır." [3]
KAYNAKLAR:
[1] Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yay., c.2, sayfa. 291.
Ayrıca bakınız: Doğan Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi, Tekin Yay. istanbul 1977, sayfa 122.
[2] Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yay., c.2, sayfa. 292.
[3] Bütün Eserleri, cilt 2, istanbul 2003, Kaynak Yayınları, sayfa 232
--spoiler--
Atam ingilizlere karşı tavrını ingilizlere Mondros mütarekesinden sonra iskenderun limanına asker çıkarmaya kalktılarında göstermiştir. Limana asker çıkarılacağını bildiren ingilizlere mütarekede böyle bir madde olmadığını, dolayısıyla bu işe kalkışırlarsa ateş açacağını söylemiştir. ingilizler bunun üzerine kendisini istanbul hükümetine şikayet etmişler, istanbul hükümeti de ordusunun lağv edildiğini, istanbul'a dönmesinin emredildiğini bildirmiştir.
Yobaz domuzun diline doladığı atamın almanları ortada bırakıp, ayrı ve acil barış yapılması teklifi ise gayet yerindedir. Eğer almanlar savaşmayı sürdürürken barış isteseydi, çok daha hafif şartlarda anlaşmak mümkün olabilirdi. Kaldı ki atam bu teklifi henüz Filistin cephesi çökmeden de yapmış fakat yine dinletememişti.
Minber gazetesinde ise "hadi silaha sarılalım" yazmadı elbette. Gazete yayınlandığında henüz yunan izmir'i işgal etmemişti. Etseydi bile istanbul'daki yayınlanan bir gazetede böyle birşey yazılamazdı.
Atam şüpheci bakışını cümle aralarında ortaya koymakla beraber sıcak mesajlar vermeye çalışmıştır. Zira istanbul'daki ilk hedefi harbiye nazırlığı görevini üstlenip, orduyu kontrolü altına almaktı. Ordunun tasfiyesi işini ağırdan alıp, ingilizleri makul bir barış anlaşması yapmaya zorlayacaktı.
Bu olmayınca ve arada yunan harekete geçince Anadolu'da direniş başlatmaya karar verdi.
Samsun'a bisikletle gitti dense bütün hikaye daha inandırıcı hale gelecek iken Mustafa Kemal'in samsun senaryosunu burgu bilezik gibi eğip bükmekten zerre rahatsız olmayanlar iş kahramanlığa gelince uydurdukları yalan tarihi de görmezden gelmeye devam ediyorlar.
Bu matbaa işlerine de para için girmiştir zaten. Herhangi bir milli menfaati yoktur.