tartışılabilir önermedir. geçmişteki gibi müezzinin şerefeye çıkıp, ezanı okuması gerekmediğinden, minarenin işlevi günümüzde sembolik düzeydedir. ama bu sadece minare için geçerlidir. kubbe vs. nin her birinin ayrı bir gerekliliği vardır.
eksik bulduğum taraf ise bir camiyi, camiye benzetmemizi sağlayan minaredir. yabancı bir şehirde, cami arayan bir bünyenin ,aramadaki önşartı caminin minaresidir.
gereksiz olan minareler değil, hoparlörlerdir. güzel ve gür sesli müezzinler yetiştirilse, onlar da tembellik etmeyip, ezanı aşağıdan değil de şerefeden okusa, hem ezan müezzinin kendi sesinden, daha hoş bir seda ile yankılanacak, hem de metalik bir tekdüzeliğe dönüşmeden, her minareden yükselen ayrı bir tonlamayla insanlar namaza davet edilecektir. bu sayede minareler asli vazifesi ile kullanılacak, şehirlerimizin siluetlerinin ve kültürümüzün ayrılmaz birer parçası oldukları için, bu gibi başlıklarla gereklilikleri tarışılmayacaktır.
ne kadar doğru bi önerme hatta camiler tümünden gereksiz,hoca ezanı evden bi mikrofondan okusun, namazı da herkes evinde kılsın,böyle bi imkan varken neden doldursun ki camiler yok yere sokakları.hatta bu konuda isviçre ile de bi görüşelim onlar tecrübeli nasıl olsa.*
evet toplumun bazı kesimlerinde var ettirilen din algısının tabii ama üzücü bir sonucu. minarelerin başına haç dikelim hem daha sevimli olur,hemde benzemeye çalıştığımız ecnebilere daha çok benzeriz gibi önerilerde devamında gelebilir...hatta cumadan cumaya çan çalsın veya camiiler olsun ama içine girmesi yasak olsun...gibi önerilerde peşi sırasına gelebilir.
nedense avrupalı hippilerin ve ülkemiz insanlarından bazılarının minarenin uzunluğuna kafayı takması ve minareleri gördükçe rahatsız olması durumunun meydana getirdiği cümledir.