2 katlı olup üst katı tikilerle dolu olmakla beraber alt katıda duman altı oluşu ve masaların kıraathane masası olmasıyla kahveyi andırmaktadır.çare yoktur.gidilir.oturulur.
diğer adı küstümotu olan sarı çiçekli bitki. gece çiçeklerini kapayıp gündüzleri açma gibi birde özelliği vardır. büyükada da bolca bulunur. yanlış hatırlamıyorsam ırganım hareketini yapabilir kendisi..
uludag universitesinde eğitim fakültesinin A ve B blokları arasında bulunan 2 katlı cafe.acayip aptal bir müzik kutusu vardır.her 10 dk da bir candan erçetin'den darıldın mı cicim bana rumca versiyonunu ve niran ünsalın böğürdüğü bi şarkıyı çalar.
içinden geçmeniz bile bir gün boyunca nikotin kokmanıza yeter.Ayrıca ne zaman gitsem hep orda olan bi grup genç vardır.büyük ihtimal hemen arkadaki meslek yüksekokulunda okumakta olan bu gençler sabahın köründe oraya gelip mimoza kapanana kadar orda
otururlar.
mimozadaki erkekler tuvaletindeki kalorifer borularından birinde 2 tane pasta börek koymak için kullanılan maşalardan asılıdır hep.çok hijyenik bi yerdir.
ama asosa göre yemekler biraz daha iyidir.
yöresel yemek etiketi altında piliç kroket bulunabilir,doğaldır,zira orası mimozadır.
Bu insanlar hassasiyetleri ile diğerlerinden seçilirler. Mimoza insanı yaptığı iş değerini bulamazsa gerçekten acı çeker. Bu insan ona verilen işi neyin pahasına olursa olsun yerine getirir. Bu yolda gerekirse kendi sağlığını feda eder. Ama sonuç olarak da bir değerlendirme, bir aferin duyma ihtiyacı hisseder.
yemekleri güzeldir,fakat sadece yemek yemek için çekilcek eziyet değildir mimozaya gitmek.
misler gibi kokarak girdiğiniz mimozadan çıktıktan sonra bütün gün sigara kokarsınız zira içerde fabrika bacası gibi dumanı hiç bitmeyen tipler mevcuttur.ikinci katın kasasındaki kız da tam bir sinir harbidir,para üstünü bir türlü hesaplayamaz o hesaplayana kadar yemek soğur böylece oraya gitme amacınızda sabote edilmiş olur.dilinize takılmış olan berbat şarkılar da cabasıdır..
sınıf arkadasım, dost deyince aklıma ilk gelen. üniversite bittikten sonra artan mesafeye rağmen aynı şekilde artan dostluk bağım. burda bile beraberiz.
uludag universitesi egitim fakultesi'ne ait iki adet binanın arasına konuşlandırılmış, öyle ya da böyle, mediko'nun anasının gözünde olmasından mütevellit, her gün gitmemize sebebiyet veren, alt katta duran, ''zikici bakışlı, her an dövebilirim'' modunda takılan bıyıklı hanzonun, her olyadan bihaber olup da, yalandan yere eline taktığı güya ''temizlik misali'' eldivenle sigara içtiği, milletin ellediği paraları aldığı, üst kattaki sarışın bayanla da acayip bir diyaloğumuzun olduğu, ilginç bir cafedir efenim..
hele hele üst kata bir çıkarsınız, yarısı tornadan çıkmış gibi, aynı şekilde giyinmiş, pazar malı olduğu beli olan, illaki lila ya da pembenin tonlarındaki badileri, ya da gömlekleri, ve de çakma pantolonları, ilginç saç stilleri ile kendisine has bir hava oluşturmaya çalışan, ''tikicilik oyunu'' oynayan, bir kamyon dolusu tiki aday adayı görürsünüz. büyük çoğunluğunun gözleri de, masanızdaki kızları kesme modundadır.. yemekleri de, ''idare eder'' modunda olup, yeni gelen dönerci dayı'ya sipariş verirken denk gelmemeniz önerilir. zira, dayı bitmesin diye, suyundan bol, tanesinden az edebiyatını parçalayaraktan, azar azar koyar yemeği..
(#1775316)nolu entry ise sahsima fevkalade iltifatlarda bulunmus olan ve bu iltifatlari beni berhudar eden yazar. 'o sizin tevecuhunuz efendim der' huzurunuzdan cekilirim.
--spoiler--
burada herkez deli, kuyuya taş atıp durma, kara hilal abin ne güzel demiş o saf yüreği ile onu dinle, senden önce o vardı bu işlere bakan.
--spoiler--
kim kiminle kardeş, kim kimin karısı, kızı...merak edilenleri söyleyen kişi. son nufus sayımının kayıtlarına ulaşmış kişi.