vücutlarındaki kafein ve laktik asit dengesi tamamen yalan olmuştur. zira iki kupa kahve içip 11'de uyuyabilir, 500 gram yoğurt tüketip 4'e kadar çalışabilirler.
üniversite hayatları okul, proje ve araştırma üçgeninde geçer. sanılanın aksine üretimleri sanat eseri taşımasıyla birlikte hem statik hem mühendislik açısından da en düzgün şekilde olur çünkü okulda gerekli olan bütün mühendislik bilgilerini alır ve yapıtlarını kullanışlılık(konfor), estetik ve mühendislik açısından düşünür.
bu tip öğrenciler okul hayatlarının ilk döneminde sulu boyadan tutunda, yaratıcı dramaya kadar bir çok abidik gubidik çalışmayı yapar fakat ilk senenin ikinci dönemiyle birlikte basit bir konut tipiyle başlayan yapı tasarım süreci iletişim merkezi, mimarlık okulu gibi projelerle devam eder. tasarım eğitiminin yanı sıra statik, malzeme bilgisi ve bilimi, matematik, mimarlık teknolojisi vb. gibi dersleride alırlar. hepsinin muhakkak bir fotoğraf makinesi olur ve fotoğraf sanatına genellikle ilgi duyar öğrenciler.
kafasında hep final projesi olan insandır. yemek yerken, sıçarken, kız arkadaşı götürürken, entry girerken, her an her saniye tasarımındaki problemleri ve onları nasıl düzelteceğini düşünür. Çıldırma noktasına gelir kimi zaman. Bazen bu bölümü seçtiği için kendine söver bazense 'ben mimarlık için yaratılmışım' der. Dünyadaki en stresli ve yoğun insanlardandır.
hergün allahım ben ne yaptım? diye soran öğrencidir,
bu soruyu bazen mimarlığı neden seçtim diye sorar,
bazen muheşem bişe yaptığı için sorar,
bazen proje için çok çalıştığı için
bazen yetiştirmeye çalışırken uyuduğu için
ama mutlaka sorar. aynı benim hergün yaptığım gibi,
allahım ben ne yaptım:)
yaptığı abuk subuk, fantastik, olağanüstü tasarımlara rağmen, mezun olunca 3 oda bir salon dairelerden oluşan diktörtgen prizma şeklinde bir apartman tasarlayacağının farkında olandır.