yaralı bir ceylan. hayatı down sendromlu kızını reddetmek üzereyken gördüğü bir rüya üzerine değişmiş, mükemmel bir baba.
"Ekolojiye olan merakım dolayısıyla tabiat alemini çok severim. Taşı toprağı, canlısı... En sevdiğim hayvan ceylandır. Mahsun ve hüzünlü bir hali vardır, kendime de çok benzetirim. Yaralıdır. Türkülerimizde, şarkılarımızda, tasavvufta olsun, hep ceylan motifi vardır, ince bezenmiş bir semboldür. Peygamber Efendimiz de hüzünlüydü, ama kendisi için değil. Siz eğer Allah’ın yarattıklarına yönelik bir sosyal duyarlılık duymuyorsanız, iyi bir Müslüman olamazsınız. Müslüman öldürmeye değil, yaşatmaya vardır, başkalarının dertlerine derman, deva olmak için vardır. işte bugün etrafıma baktığımda daha da hüzünleniyorum, kahroluyorum. Bugün maalesef islam’ın en büyük düşmanı Müslümanların ta kendisidir! Ceylana dönersek; gözleri sürmelidir kalp gözü vardır, mürşittir, herkes o “ceylan”ın ve “misk”in peşindedir. Dergâhlara ve tasavvufa gönül verenler kalbi yaralı olanlardır, katı kalpliler gelmezler" *
(bkz: yaralı ceylanlar kulübü)
Türk Kurtuluş Savaşı’nda Isparta’da ağır yaralılar için Kızılay Hastanesi’ni kurdu. Atatürk’ün ölümüne kadar onun sağlığı ile yakından ilgilenmiştir. (1884-1955, istanbul)
türkiye'nin en geç profesörü olup bu ünvanı 35 yaşında almıştır.
çeşitli dönemlerde dış işleri bakanlığında danışmanlık yapmış olup tarih, iktisat, ilahiyat gibi alanlarda hizmet etmiş biridir.
bir babanın ne kadar fedakar olabileceğinin en güzel örneğidir. down sendromlu kızı nazlı öke'den sonra hayatının değiştiğini, her şeyden uzaklaşıp kızının vesilesi ile kurduğu yaralı ceylanlar derneğinin de öncüsüdür.
zengin, aristokrat ve kabul ettikleri gibi mason bir aileden gelmesine rağmen hayatında çok büyük acılar çektiğini kendisi linkteki röportajda anlatıyor.