kimi zaman filmin adını " mesudiyeli mesut" sanıp karıştırdığım film. şener şen'in efsane oynadığı ve dönemin oyuncularına göre kadronun şampiyonlar gibi olduğu filmmiş hakikaten.
"Mesudiyeli Mesut , ne kadar küçük bir dünyan varmış, gerçek sandığın hiçbir şey gerçek değilmiş. Hepsi ne kadar kolay yıkıldı. Beni sevseydiniz be. Beni Mesut olarak sevseydiniz , milyarder olarak değil. Ayten sen haklısın galiba. Biz başkasıyız artık. Çok açık bu. Ama ben ancak şimdi görüyorum. Ne milyarmış ama şu milyar! Daha elimize geçmeden herkesin iç yüzü ortaya çıktı. Bir de cebimizde olduğunu düşünün! insan şeffaf bir hale gelirdi, aynada bile göremezdik kendimizi ."
sener sen usta'nin bana göre en sahane filmlerinden. komedi ve dram'in müthis harmanlanmis hali.
kendi halinde mütevazi yasantisi olan istasyon sefi, mesudiye'li mesut, yilbasi gecesi almadan olmaz deyip bir piyango bileti alir. ve talih kusu ona konar...
önceleri korkar ona çiktigini söylemekten. kasabada piyango yüzünden hastaneye kaldirilanlar, kendini asanlar olur.
o zamana kadar küçükk dünyasinda, her ne kadar ailesi mutlu olmasada, mutlu bir hayat süren istasyon sefi mesut, piyango ona çiktiktan sonra insanlarin yalakalik, yagcilik yapmaya basladigini görür.
dügün gununde babasini arka cikmayip zengin kayinbabasini tutan kizi, haberi alinca bilmiyormus gibi yapip onunla gelip barismasi ve ta uzaklardan akrabalarin çikmasi bunun en bariz örnekleridir.
final sahnesinde aglayarak ve hayal kirikligi icnde mesut'un sarf ettigi sözleri her duydugumda gozlerim yasarir.
- ne milyarmis bu bee. daha elimize geçmeden kimin ne oldugunu gösteriyor. bir de düsünsenize elimizde oldugunu; insan seffaf olurdu, kendini aynada bile göremezdi.
(bu sözün basi daha aciklidir fakat o bölümü ne yazik ki hatirlamiyorum)
sonunda bileti aldigi emekli ögretmen'e(munir ozkul) akil danismaya gider. trene atlar, bileti yirtar sevdiklerinden uzaklasir. küçük ama mutlu dünyasina elveda demek zorunda kalir.