milliyetçiliği fransız devrimiyle ilişkilendirmek

entry1 galeri0
    ?.
  1. memleketimizde uzun yıllardır boy gösteren hastalıktır. güzel yurdumun güzel insanları geçti artık o devir deyip çıkıverir milliyetçilik sorununun (!) altından. işte bu armuta armut deyip gerisine gözlerini kapamak gibidir, oysa armutun bir de ağaçta olduğu, ağacının fidan olduğu, fidanın tohum olduğu dönemleri vardır.

    milyonlarca yıl önce insan soyu topluluklar halinde yaşamaya başladığında, ilk sosyal organizmasını kurmuş oluyordu. işte bu organizmanın kurulmasıyla insan yaşamı da ikiye bölündü. insan günlük, maddi ihtiyaçlarını karşılarken, bir de bunların yanında topluluğun onun üzerine dayattığı zorunlulukları yerine getirmeye başladı. topluluk insana emrediyordu, insan ise sorgulamadan yerine getiriyordu. topluluğun yaptırıcı kuvveti pek yüksekti, tabi bu kuvvetin bu olağanüstü yaptırım gücü insanların maddi hayatına çok değişik bir biçimde değdi. insanlar etkisinde kaldıkları bu güce maddi bir kalıp buldular, din !

    bunların yanında insanlık anaerkil bir yapıdaydı, kadın tartışmasız toplum hayatında üstündü. topluluğun yapı taşı klan (gens) denilen ufak gruplaşmalardı. bunların üstünde ve altında daha değişik gruplaşmalar da vardı ve bunlar tamamen hiyerarşik bir yapıdaydı. bu hiyerarşik yapılanmanın bütünü de kavim adını alıyordu. kavim içerisindeki sıkı hiyerarşik, ırkçı, kancı tutumlar kavim dışı evlenmeye izin vermiyordu. aynı klan içerisinden de evlenmek yasak idi. yani evlilik aynı kavim farklı klanlar arasındaydı. sonraları anaerkil aile yerine daha ılımlı ve yumuşak anaüstüne bıraktı pek uzun sürmeyen bu dönemden sonra babaüstün aile yapısı oturdu. işte bu dönem günümüz anlamındaki milliyetlerin, ırkların oluşmasında, kemikleşmesinde ana safhaydı.

    kavimler, kıyasıya mücadeleye girdikleri bu dönemde, fetihler yaptılar, toprak kazandılar, kaybettiler yabancılarla kaynaştılar ve o güne kadar olmayan bir şey oldu, her milletin dini milli yapıdayken artık dinler evrensel bir hal almaya başladı. fetihler sırasında esir düşenler, farklı kavim içerisinde yaşayanlar zamanla o kavme adapte olmaya başladı ama kavimlerin katı millici oluşları kölelerin o kavme tamamıyla adapte olmasına izin vermedi, onlar hep köle, aşağılık olarak anıldılar.

    tabi bu etkiyle ırkların, milletlerin oluştuğu o müthiş klan yapılanması bozuldu, yerini imparatorluklar çağı aldı. imparatorluklar da zamanla kölecilikden, feodalizme doğru kaydı ve işte hep milliyetçiliğin doğuşu diye anılan o meşhur devrim de feodalizme büyük bir darbe vurdu. artık çağ milli devletler çağı idi, ırklar klan toplumu hayatındaki o millici, katı hiyerarşik yapısına tekrar dönüyordu ama 1500 yıllık köleci ve feodal toplum ilişkilerini söküp atmak o kadar kolay değildi. Bu ilişkilerin mirası sayesinde insanoğlu ekonominin insanlar üzerindeki etkisini keşfetmişti ve sanıldı ki ekonomi temelinden değiştirilirse eşitlikçi bir şekilde, insanlar eşit olacak.

    ama unutulan bir şey vardı ki o da klan toplumunun millici, katı, hiyerarşik yapısının mirasıydı. bu miras insanoğlunun en büyük hazinesiydi. ekonomi tarihsel gelişmeyi ne kadar etkilerse etkilesin hep insanların belleğinde saklı kalmayı başarıyordu. töreyle, adetle, dille, din eşittir millet anlayışıyla.

    bu inkar edilemeyecek ve tarihe yön verecek olan hazine, insanlığa uzun bir aradan sonra yolunu gösterecek, köleci, feodal, kapitalist bozuk toplum yapılarından sonra klan toplumunun merkeziyetçi, millici, ırkçı, hiyerarşik yapılanmasına geri dönülecek ama 1500 yıllık bir mirasla, asla geriye değil ileriye.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük