türkiye de, daha anlamını bile bilmeyen bazı insanların diğer herşeyde olduğu gibi körü körüne inandığı, savunduğunu düşündüğü ama abarttığı düşüncedir.
fransız topraklarından cıkma zannedilen fikir akımıdır. bunu böyle düşünenler acaba aşağıda tarihten verilecek örneklerin ve bu örneklerdeki kişilerin tavırlarını neyle açıklayacaklar o da ayrı bir merak konusudur:
"...milattan dört bin yıl önce gerek ekonomik gerekse de coğrafi açıdan son derece yüksek bir refah seviyesinde olan Turani kavim Sümerler ile Sami kavimlerden Akadların savaşmasına neden olarak neyi gösterebiliriz? Milleti millet yapan nedenleri bu kadar farklı iki mutlu ve mesut kavmi birbirleriyle savaştıran şey milliyet hissinden başka ne olabilir?
Homeros'un iliada adlı eserinde Yunanlılar ile Troyalıların savaşma nedenlerini, duygu sellerini nasıl açıklayabiliriz?
iranlıların Ege kıyılarındaki kasabalarını ele geçirmeleri sırasında Milas ve etrafındaki halkın yaşadıklarının tüm Helen dünyasındaki yankı buluşunu nasıl açıklayacağız?
Hun hükümdarı Çici Yabgu çevresini saran Çinli komutanların teslimiyet çağrısına; "Biz Hunlar tarihte gücün simgesi olmuşuz, esir olmaktansa, kaçmaktansa savaşarak ölmeyi tercih etmişiz, tüm dünya savaş meydanında ölmeyi bizden öğrenmiş, adımız yabancıları titreten millet olmuş. Biz ölsek de kahramanlığımızın şöhreti kalacaktır. Bu şöhret bizden sonrakilere güç verecektir. Yalnız bu şöhret çocuklarımız ve torunlarımızı diğer kavimlerin efendisi kılacaktır" diyerek karşılık vermişti. Eğer milliyetçilik ve millet kavramlarının ortaya çıkışını adı geçen ihtilal veya devrime dayandırırsak, Çici Yabgu'nun "Biz Hunlar" değişini nasıl yorumlayacağız?
Bunların adı milliyetçilik, milli şuur değil ise nedir? Milliyetçilik hissinin bugünkü anlamı ile birlikte olmasa bile bir bağlılık ve bütünün parçası olma anlamında, belki de güvenlik ve temel ihtiyaçları karşılama kaygısı ile daha eski dönemlerde de bulunmuştur. Milliyet sözcüğünün Avrupa dillerinde bugünkü manasını alabilmesi 19.Yüzyıldan sonra olmuştur. ingilizce"de "Nationality" sözcüğünün varlığı 1691'den itibaren tespit edilmişse de, bunun bugünkü anlamda kullanılışı 19.Yüzyılın başlarındadır. "
uzun lafın kısası milliyetçilik, insanların, osuruktan teyyare kişilerin ağızlarından çıkanları kulaklarına küpe yaptıkları gibi; fransız ihtilalinde icat olmamıştır. fransız ihtilali milliyetçiliğin değil, sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan modern batı literatürünün aidiyet duygusunu ortaya çıkarmıştır. buna sizin üstadlarınız milliyetçilik değil modern milliyetçilik diyorlar zaten.
kavram karmaşası içinde bulunan düşünce. milliyetçilik millet'i yüceltir. bize göre bu "türk milleti"dir. türk milletinin içinde, "kendini türk hisseden ve vatandaşlık bağı ile türkiye'ye bağlı olan" bütün ırklardan kardeşlerimiz mevcuttur. türkiye'de yaşayan ve bu şartlara uyan ermeniler, kürtler, yunanlar da türk'tür. dolayısı ile, türk mileti içinde bulunan ırkları, "türk" kavramının dışına itmek, milliyetçilik değil, ırkçılık, faşizm'dir.
milliyetçi, diğer milletlerden kendisi üstün görendir. diğer ırklardan kendini üstün gören değil.
modern toplumun doğuşuyla ortaya çıkmış kavramdır. fransız ihtilali modern ve sanayi toplumunun ortaya çıkmasını sağlamıştır. sanayi toplumunun ortaya çıkışı beraberinde sermaye ve üretimin hızlanmasını ve dolayısıyla tüketim toplumunun yaratılmasını gerekli kılmıştır. egemen sınıflar, yani üretim araçlarına sahip sınıflar, kendi çıkarlarını yüceltmek için tüketici toplumunu yaratmak zorunda kalmıştır. toplumlar bu sebeple kitle haline getirilmeye başlanmıştır. kitleleştirme hareketi bazen baskı, bazen ideoloji aygıtlarıyla mümkün hale gelmiştir. devlet ve sermaye sahibi kitle ilk olarak, zorlayıcı görünmediği için ideoloji aygıtlarını kullanır ve kitle kendi rızasıyla verilen ideoljiyi farkına varmadan kabul eder. bu kabul sonrası kitleyi her yöne çekmek kolaydır. milliyetçilik ideolojik aygıtların en temel ürünüdür. tıpkı din, barış mesajları, sağduyu gibi. tarihi sürece bakıldığı zaman milliyetçilik, türkçülük gibi kavramların esamesi okunmaz. belirtmeliyim ki okuduğumuz tarih kitapları da, devletin ideolojik aygıtı haline gelmiş ve tarihi gerçekliği saptırarak, eleştirel iletişim kuramlarında ve kültür incelemelerinde sıkça değinilen yaratılan gerçekliği yansıtır. bu sebepledir ki birinin çıkıp sen milliyetçiliği ne sanıyorsun, türkçülük kavramını öğren öyle gel, hakkında ne okudun diyenler de, muhtemelen yaratılan gerçeklikleri okuyarak milliyetçiliğin bir kavram değilde, egemen güçlerin onları pasivize etmesini sağlayan, ideolojik bir araç olduğunu farketmez. kimseye ayar değildir amacım. milliyetçiliği benimsemeden önce, bu nedir, ne değildir, toplumlardaki etkisi nedir, tarihsel gelişimi nedir, ortaya neden çıkmıştır bir araştırılsın. ayrıca milliyetçilik çağrısıyla sağduyu yaratılması da hatanın en büyüğüdür. sağduyu bilinçlenmek değil aksine uyutulmaktır.
birçok insan milliyetçilik kavramını yanlış anlar. milliyetçilik şu demektir;
ülke sınırları içinde yaşayan insanların birlik içinde olmasına denir.
yani milliyetçilik ister kürt olsun, ister çerkez olsun farketmez. birlik olalım çağrısı vermektedir. fakat biz milliyetçiliği faşizm ile karıştırırız.
bu ülkeye mustafa kemal atatürk'ün bir daha gelmesi lazım.
algılama sorunları olan bazı insanların hala ırkçılıkla karıştırdığı kavramdır.
ancak ülkemiz için geçerli olan milliyetçilik atatürk milliyetçiliğidir.
onun milliyetçilik anlayışı ise akılcı, çağdaş, medeni, demokratik, toplayıcı, insani ve barışçıdır. yani ırkçılık, şovenizm gibi uç kavramlarla taban tabana zıt bir kavramdır.
bir zamana kadar devam edecek, daha sonra insanoglunun bazı seyleri yavaş yavaş aşmasıyla zaten kendi kendine yok olacak! "gerci hortlama ihtimali de yüksek" olan ideolojidir...
1918-19 yıllarında osmanlı'nın(türkiye'nin) belirli şehirlerini kontrol altında tutan, türklerin mallarını ve mülklerini gasp eden(evlere yerleşmeler, boktan sebeplerle -silah alırsın, bomba alırsın vs- insanların altınlarını almalar) "azınlıkları da silahlandırdık, bir kavgalaşma olursa türk "halkını" denize dökeriz" diyen fransız-ingiliz o. çocuklarına, cahil halk koyun gibi itaat ederken karşı duruş sergilemiş insanların ideolojisi. "çok kaka bişey cıkcık olmamış, ıyy,ayrımcı, iyvrenç bişiiii, yok yok kesin yok olcak buu ! " diyenler, o ideoloji olmasaydı( o zamanki anlamıyla kullanıyorum, şimdiki adam öldüren o.ç lerin düşüncelerini kast etmiyorum ) ne kürt kalmıştı şimdi, nede türk...
bir insanda insan sevgisi ve hünamaniz düşüncesi varsa olan düşünce insan dediğin tabii ki ekmeğini yediği yeri sevicek onu koruyacak ve fakat ırkına, milliyetine göre değil kafasına ve yüreğine göre. ayrıca (bkz: yurtseverlik)
faşistlikle karıştırılmaması gereken kavram. vatan milliyetçiliği adı geçen konu olup insana özgü bir sıfattır, kimi zaman:
"dört nala gelip uzak asyadan asyaya bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim"
diye sahiplenen, kimi zaman:
"beyler bu vatana nasıl kıydınız"
diye vatan hainlerini teşhir eden ve kimi zamanda:
"taş sopa benzin elde silahtır gücümüz vatana sevdamızdandır"
diye gerektiği anda herşeyi ile vatanına sahip çıkabilecek insanların içinde bulunduğu durum dur milleyteçilik,
ancak vatana değil de vatan içinde belirli bir ırka, cinse veya türe ait aşırı bir sevgi besleniyorsa ve bu ırkın üstünlükleri savunuluyorsa buna faşizm denir ki ülkemizde bu ayrımı görebilmek için bir şeyler okumak öğrenmek gereklidir.
avrupa'da sanıldığından daha aşırıdır. örneğin danimarka'da neredeyse her dükkanda bayrakları asılıdır. doğumgünlerinde pastaya bayraklarını dikerler. okullarda çocuklara herhangi birşeyin en iyisinin danimarka'da olduğu öğretilir. yani sınırların kalktığı, küresellik falan gibi laflar safsatadır, bize yutturulmaya çalışılır.
insanoğlunun doğası gereği savunması muhtemel düşünce. fakat günümüz toplumları bu fikre pek uygun değildir. her ülkede azınlıklar bulunmaktadır, milliyetçilik yapmak bu azınlıkları rahatsız eder doğal olarak, ve homurdanmalarla başlayan itirazlar büyüdükçe milliyetçilik duygusu daha da kabarır çoğunluğun, etki-tepki neticesinde kargaşalar ortaya çıkar. ve sarılması güç yaralara dönüşür. sonuç tam bir fiaskodur.
hamasetle değilde vatana hizmetle yapılması durumunda, kafatasları yerine gönülleri fethetmeyi sağlayan güzel bir insani duygumuz.
ayrıca vatanseverlik miiliyetçiliğin alt başlıklarından biridir.
türklerin en güzel özelliklerinden biridir. ya milli duygularımız olmasaydı biz şu anda bir ingiliz yada amerikan sömürgesiydik bee. bizi diğer halklardan ayıran özelliktir bu. ha bu işimize gelmeyen adamı öldürmek yada dışlamak değildir ki bu milliyetçilikte değildir. kavramları doğru yerde kullanmak gerekir. saçma sapan milliyetçilik ayaklarına bu millet karalanamaz.