birde bu var:
Bir adam bir nehirin öteki tarafında yaşıyor ve onun lideri, benim liderimle kavga etti diye, biz aramızda kavga etmediğimiz halde, kalkıp birbirimizi öldürmeye kalkışmamızdan daha aptalca bir şey olabilir mi? - Blaise Pascal
birde bu var:
bir kaç adam var dağa çıkıp insan avlarlar, onların peşmergesi benim askerime pusu kurdu, hiç vergi vermedi, yaşadığı topraklara ihanet etti, çocuk katilini lider kabul etti, yolda yürüyen 2 vatandaşı sırf asker diye öldürdü. biz aramızda kavga etmediğimiz halde onlar birbirini öldürdü diye dertlenmeyip, tepki göstermeyip, bana dokunmayan yılan mantığıyla hareket etmek koyunluk, insanlıktan çıkmak değilde nedir ? bundan daha aptalca bir şey olabilir mi ? - modern messiah.
türkiye'de hakim toplumsal refleks yapılan onca rezilliğe rağmen nasyonalizm değildir. pasifist bir hümanizm için karşında bulunan muhatapların da insan sevgisi ve sorumluluk bilinci ile dolup taşan yaratıklar olması lazımdır. yani pek güzel demogojisini yaptıklarınız gibi kendi halinde, masum bir topluluk yok ortada. sadece etnik temelli terörizm değil sosyal hayatın her boyutunda etnisite temelli problemler çıkaran ve çalışmadan yaşamaya alışmış bir millet var ortada. uygar dünyanın kuralları açıkçası çok zorlarına gidiyor. medeni hukukun her dalına töre bahanesi ile karşı duruyorlar, suç istatistikleri çok yüksek, diğer medeni halklarla iletişimleri imkansız. onca tarih potansiyeline ve devasa teşviklere rağmen turizm sivas sınırında bıçakla kesilmiş gibi bitiveriyor bu turizm devi ülkede. çünkü soyulmak, tecavüze uğramak ve hatta öldürülmek riski çok yüksek. buna küfür etmeden önce edirne, muğla veya ısparta'nın kırsalında gezmek ile bitlis, siirt ya da van'ın kırsalında gezmek arasındaki farkı düşün azıcık. burada bahsedilen terör tehlikesi de değil üstelik.
bu güruhtan istenen şey kendilerini bronz çağından çıkarıp normalleşmeleriydi şu güne kadar. ama son 45 yıldır milim ilerlemedikleri gibi geriye gittiler her geçen gün. şimdi ise bu güruhun dışında kalan insan toplulukları yavaş yavaş "yeter artık" diyorlarsa herkes biraz da dönüp kabahati kendinde arayacak. sadece türk ve kürt arasında bir sürtüşme varmış gibi yansıtılmaya çalışılsa da süryani, çerkes, gürcü, ermeni, rum, laz da yaka silkiyor, kötü konuşuyor. hollanda, isveç, belçika vatandaşları bile türk pasaportu taşımalarına rağmen "kürt" diye ayrı bir sorundan bahseder oldu. sen hiç bir isveçli ile konuştun mu civanım? adam daha sen söyleyip sormadan konya kulu diyiveriyor. (bilmiyorsan öğren oranın neresi olduğunu ve özelliğini), hollanda'lı kadının van'lılardan şikayet ettiğini de duydu bu kulaklar... ırkçılık bir insanı "kürt" diye camiye, lokantaya, kahveye, bara sokmamaktır. bu memlekette öyle bir şey yok daha hamdolsun. ama şımarık çocuklar gibi arsızlıklarınıza devam ederseniz işe sizi ekonomik açıdan üstünden atarak başlayacak bu milletler yakında. zararlı çıkan gene siz olacaksınız.
derenin karşısındaki çadırlarda yaşamaya çalışan kar beyazı, masum kızılderililere saldıran amerikan süvarileri değiliz biz. kadına silah çekmek bizim kitabımızda yoktur zaten. onu kendinizle karıştırdınız büyük olasılıkla.
genelde sempatizanların dilinden düşmeyen laftır. bunun üstüneçok güzel düşünce özgürlüğünün arkasına saklanıp bölücülük yaparlar. hem faşistlik yapıp hem faşistlere saydıran ilginç bir topluluk da var memlekette. ilginç şeyler tabi bunlar.
milliyetçilik bu milleti binlerce yıllık bir süreçte bugününe getirebilmiştir. "benim milletim yok benim bayrağım yok" demek de ayrı bir şerefsizliktir bu ülke vatandaşı için. her zaman diyoruz ya, bunları demeniz için gizliden bir amacınız olması şart. ya da ya aptalsınız, ya da satılmış piçlersiniz.
gelelim seçme seçmeme olayına, insan ailesini de seçmiyor ama ölürcesine seviyor. milli duygular insani duygulardır. senin içinde zerre bu duygu sarmamışsa bunu saçmalıkla ilan etmenin anlamı ne? tekrardan ya aptalsınız ya satılmış piçsiniz olayı devreye giriyor. anne sevgisinden ne farkı vardır vatan sevgisinin? insan annesini nasıl sevmez? insan vatanını nasıl sevmez? insan milletini, kardeşlerini nasıl sevmez? eğer sen kendini bu milletten ayrı tutmak istiyorsan, eğer sen bu ay yıldızı kendine düşman görüyorsan bence de bu milletin evladı olarak geçinmemen lazım. güzel bir söz vardır diya ziya gökalp'e ait;
"Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil! Türklük hadimine 'Türk değil! ' diyen. Soyca Türk olsa da piçtir, Türk değil."
edit: biz açıklayarak yazarak anlattık onlar ise saldırdılar. 10 kelime ezbercilerinin hazin sonu. kıymamam size oy oy.
sözlükteki nazilerin anlamasını beklemediğimiz bir saçmalıktır. bir ırka mensup olmada kendisinin hiç bir etkisi olmadığının farkına varamayacak kadar zavallı yaratıklar olan milliyetçi yaşam formları tarih boyunca burjuvazinin bu en büyük zehriyle yıkanmış ve insanlık tarihini kanla yazmışlardır.
milliyetçiliğin doğal olduğunu düşünüyorum; aynı dili konuşan, aynı ilaha tapan, aynı amaca güdülenen, aynı telakkîlere sahip olan insanların birbirini, ''ötekiler''den daha fazla sevmesi tabiidir. singapur'daki adamı neden daha çok sevelim ki, cuma namazını beraber kıldığımız, her gün kıraathanede iki lafın belini kırdığımız bakkal necmi abi dururken...
mesela yani, örnek olsun diye söylüyorum...
ama tabii her şeyin bir fıtratı var, milliyeti, vatanı ve bayrağı sevmek hissiyatı oldukça insanî bir duygudur lakin abartılırsa, tamiri olunmaz zararlara yol açabilir.
''dünya vatandaşlığı'' boku ise küreselleşme zımbırtısından ortaya çıkmıştır. biz kapitalizmin oyunu olan hümanizme de, küreselleşmeye de, 'dünya vatandaşlığı'na da karşıyız. senin daha çok yol gelmen lazım bu fikirlerin nereden çıktığını anlaman için. insanlar bir yerlere aittirler, olması gereken şey budur. bu liberal enternasyonalizm kalıntılarına, kapitalizmi sürdürmek için el altından siyonist bankerlerin desteklediği ''dünya hükümeti, dünya vatandaşlığı'' fikrine vurulanlar, ancak modernizmin pençesindeki bir kaç aidiyetsiz kişi olabilir.
