kısır döngü bir siyasi anlayış öngörür. eldeki malzemeler sömürüldükçe sömürülür, halkın başı dönmekten beter olmuştur bu olguların arasında.
ülkemizde, en çok oy toplayan üç partinin habire bu kaynaklarla içli dışlı olması düşündürücüdür. işsizliğin tavan yaptığı, dar gelirlinin süründüğü, hukukun yerini kabadayılığın aldığı sistem içinde sistem eleştirisi yaparken kendimizi bulmak mümkündür.
evrensel manada toplumun refahı için alternatifler üretilmeli, demokratikleşememe sancısına çözüm bulunmalıdır. aksi; sömürme, sömürme dönüp gene sömürmedir!
1789 fransız devriminden bu yana uluslararası, 1938'den sonra türkiye'de bitmek tükenmen bilmeyen en temel 3 siyasi argümandan ikisi. din siyasetinide unutmamak lazım adnan menderes ve sonrası diye ayrılabilir, son olarak akepe.
üzerinden kısmı aşılan siyaset şekli.
üzerinden yapılsa valla hee diyecem. o noktaya geldim. ama adamlar ele ele kol kola yapıyorlar bu işi artık. kör göze parmak misali.
siyaset bu ya siyaset. devlet işi. spor üzerinden yap istersen. komik değil mi. muhattap olarak da amigoları al. ne farkı var allasen. aynı bokun laciverti işte.
sinirlendim gene...
milletimin hala dur demediği siyasettir. kişiler gider fakat roller kalır bu ülkede. tayyip gider başkası türban der, baykal gider başkası gelir o da başka bir şey söyler aynı şekilde diğerleri...
burada sorgulanması gereken halktır aslında. halk neden pirim verir bunlara ? halk neden inanır söylenenlere ? halk neden en ufak bir ses yükselmesinde gaza gelip alkış tutar ?
seçim meydanlarına bakın. bir allahın kulu acaba bu adam ne diyor lan diye dinliyor mu ya da sadece elinde boş bayrak sallayıp duruyor mu ? konuşması azısık sesini yükseltsin ıslık alkış. ulan bir düşün ne dedi ?
anlayacağınız partilerin günahı yoktur. suç onlara bu pirimi veren vatandaştadır.
siyasetle hiç bir ilgisi olmayan, olmaması gereken, yalnız toplumun çok hassas olduğu milliyetçilik, laiklik ve din konularını yem olarak kullanıp, cepleri doldurup siktir olup gitmek için kullanılan yöntemdir.
laikliğin, dini siyasetten ayırdığı için, devlet yönetiminde mutlaka olması gerekir. sağlam bir devlet yapısının ve bu yapının düzgün bir şekilde yürümesi için laiklik kesinlikle gereklidir. ama bunun üzerinden siyaset yapmak tabii ki gereksiz ve yanlıştır. herkesin laik olması gerekirken, "ben laik değilim arkadaş" diyenlerin çıkması üzerine "ben de sonuna kadar laikçiyim o zaman" diyenler çıkmıştır ve bir nevi de haklıdırlar. devletin mihenk taşı diyebileceğimiz laiklik tehlikeye girdiğinde bunu savunmak herkesin görevidir çünkü.
yalnız, milliyetçilik -ki bunun en doğru şekli atatürk milliyetçiliğidir- ve din, siyasetle asla bağdaşmayacağı, siyasetin içinde olduğunda ise yalnızca kargaşaya ve ayrılıkçılığa yol açacağı için, yaratacağı sorunlar ve zorluklarla birlikte siyaset için çok tehlikedir. bunun da kanıtı için, türkiye'nin şu anki durumunu ayrıca açıklamam gerekmiyor sanırım. en büyük ve en güzel örneği türkiye'de görülen bu durumlar, halkın tüm kesimine mal olmuş ve herkesin konu ile ilgili farklı düşünceleri, yargıları ve grupları olduğu gerçeğiyle birlikte düşünüldüğünde, sırf maddi çıkarlar için, etle kemik gibi birbirine bağlı olan ülke insanlarını kaosa sürüklemenin, birbirine düşman etmenin ancak şerefsizlikte bir karşılığı bulunabilir.
başka ne üzerinden siyaset yapılabilir ki?
zaten bunlar temel siyaset yapma enstrümanlarıdır. caretta caretta kaplumbağaları üzerinden siyaset yapılmaz herhalde. ya da kutup ayıları üzerine.
orjinal fikirler üretemeyen siyasi zihniyetin, sürekli kullandığı metaryallerdir bu üçlü, bu bizim sürekli siyasetten şikayet edip , siyaseti sevmememize neden olmaktadır, siyasetteki kısır döngüyü açıklar aslında budurum, bizim siyasiler, bu tür ideolojilerin arkasına sığınıp hep kaçak güreşir, toplum için değilde kendileri için siyaset yaparlar, işin kolayına kaçarlar yani.