yapanların, "ülkemi sevmek ırkçılıksa, ırkçıyım evet." kendilerince en etkili silahlarıdır. bunu sarf ettikleri an karşıdakini göt ettiklerini, lafı tam gediğine koyduklarını, karşıdakinin apışıp kaldığını filan sanırlar. hatta karşıdaki bazen gerçekten apışıp kalır. bu da bir tartışma sırasında taraflardan birinin bazen cevap bile verilemeyecek kadar abuk bazen de cevap vermeye bile değmeyecek kadar gerzek bir laf etmesi ile alakalıdır.
artık beni fazlasıyla sıkan bir konudur. mevlana'nın sözüne uyun bitsin faşistsen faşistsin buna birşey diyen yok. kendin faşistken karşıdakini faşist diye suçlama çelişkisine düşme.
milliyetçilik insanın fıtratında olan bir şeydir. yani her insanda doğuştan kendi milletini savunma ve koruma güdüsü vardır. ama bunu dışarı aşırı şekilde vurmak ırkçılığa neden olur. bu ayrımı anlayamayan ırkçıların kendilerini milliyetçi ilan etmesiyle yaşanan durumdur. sanırım türkiye de onlardan çok var.
Emperyalizm için kapitalizm ne demekse faşizm için de milliyetçilik odur; yani birincisi ikincisinin uç noktasıdır ve birincisi ikincisi ölmeden ölmez.
ırkıçılık da milliyetçiliğin uç noktasıdır. en masum düşüncenin bile aşırısının zarar getireceğini göz önünde bulundurursak milliyetçiliğin sınırlarının nasıl ırkçılığa kadar kanırtıldığını anlayabiliriz.
bir insan ülkesini, milletini, bayrağını sevebilir, kendi milletinden insanların başarılı olmasını isteyebilir dışarıda; en doğal hakkıdır bu. fakat bu sevgi çevresinde kendinden farklı olana tahammül edememe, hoşgörüyü köreltme boyutlarına gelirse işte bu ırkçılıktır.