yıllardır ekran başında bizimkileri yeşil sahada canlı izledim ve hiç bir maçını kaçırmadım, fakat stadyumda milli takımımızı izleyenlerin güzel bir tezahurat yaptığını göremeden gideceğim.
bilinen tek tük tezahuratlar var, onlar da futbolcuyu gaza getiremiyor. ha "euro 2008'de son dakikada nasıl attık o zaman lan golleri tezahuratsız" derseniz o başka bir durum. o zaman bütün türkiye kenetlenmişti ve takım ruhu millilerimizin kemiklerine kadar işlemişti.
geçen yıl ali sami yen stadyumunda yunanistan ile oynuyoruz, 1-0 yeniğiz ve hiç atağımız yok *. stadyumdaki taraftarlar yuhalamaya başladı milli futbolcularımızı, yunanistan takımı şaşırdı tabiki *.
seyirci 12. adam bunu herhez bilir, ama tezahuratlarla harmanlanmamış seyirci antrenmansız mücadele eden futbolcuya benzer. yeteneklerini gösteremez ve o takım o futbolcudan verim alamaz.
başka takımın milli oyuncusu gol attığında sevinmeyenlerin olduğu bir ortamda gayet normal olan durumdur. her zamanki gibi kulüpkoliklik devreye giriyor.
her turnuva öncesi reklam pazarında seçilen şarkının değişmesiyle alakalı olan durumdur. şöyle ki; her turnuvada o dönem hangi şarkı popülerse söyleyen şarkıcı ikna edilip türkiye ye uyarlanıyor ve ne akılda kalıcı oluyor ne de bir boka benziyor. esas sebep bu olsa gerek.
milli takıma yazılmış marştır ama tezahürat olarak kullanılabilir.
arar buluruz izini
bilirsin zırdeliyiz biz
hem yazında hem kışında
nerde olsan seninleyiz
bir oluruz yolunda
hadi bastır gönüller coşsun
o kupalar sana helal
al gel de buralar bayram olsun