50 milyonu bulan ikramiyesi vardır.ceyrege cıkarsa 12.5 milyon demek.
ulan varya bana cıksa ilk yapacagım is eski yerlerimdeki bazı adamların boynuna tasma takıp butun istanbulu dolastırırım.
sonrada 2-3 iddaa bayii açıp bir kacta villa alıp hayatıma bakarım
he birde 2-3 türbanlı kız alıp evlenirim.(şaka lan şaka).
Çıkmaz. Eğer soru size çıkabilir mi diye sorulmuş olsaydı, semantik zorunluluk gereği çıkabilir demek zorunda kalırdım, ama sizi boş ümitlere sürüklememek için de eklemek isterdim: ama çıkmaz.
Bu ikisi arasındaki fark, birinde, ne kadar az olursa olsun, sıfırdan farklı bir olasılık olup olmadığı sorulurken, diğerinin bunun gerçekçi bir olasılık olup olmadığı sorusu olmasıdır. Geniş zaman kipinin pek çok yan işlevinden biri Size çıkabilir dediğinizde, elbette, birilerine çıktığına göre, bu siz de olabilirsiniz, dolayısıyla bu olasılık vardır (sıfır değildir) demektir. Ama bu olasılık o kadar küçüktür ki, her türlü pratik uygulama açısından yok kabul edilebilir. Bu, mühendislikte ihmal edilebilir denen bir kavrama karşılık geliyor. Sıfıra çok yakın değerleri ve olasılıkları, hesapları yok yere karıştırmaması için ihmal edersiniz (yani sıfır kabul edersiniz), kafanız rahat eder. On milyonda bir olasılık da, nereden bakarsanız bakın, ihmal edilebilecek kadar küçüktür. Yani size çıkmaz.
Milli Piyangonun tarihi reklam sloganı olan size de çıkabilir önermesi, olasılık algısını çarpıtma işlevi görüyor. Yani olasılığın küçüklüğünü (ihmal edilebilir olmasını) göz ardı edip, var olup olmamasını öne çıkarıyor. Eğer bunu yiyorsanız, yani tek istediğiniz sıfır olmayan bir olasılıksa, size müjdeli haberi verebilirim: Bunun için elli lira bayılıp bilet almak zorunda değilsiniz. Bilet almasanız da size de çıkabilir. Nasıl olacak? Mesela, büyük ikramiye çıkan ya da çıkacak olan bileti yerde bulabilirsiniz. Aman canım, bunun olasığı nedir ki, diyecek olursanız, doğrusu sizi yadırgarım. Çünkü siz olasılığın büyüklüğüyle değil var olup olmamasıyla ilgileniyorsunuz. Ama yine de, sizin için bu olasılığı kabaca hesaplamaya çalışayım.
Pek çok insan, hayatında en az bir kere değerli bir kağıdı (kağıt para, çek, senet, hazine bonosu ya da piyango bileti) düşürmüştür ya da kaybetmiştir. Bunu hiç yaşamamış olabilirsiniz ya da birden çok kez başınıza gelmiş olabilir. Ortalama herkesin bir kere bunu yaşayacağını varsayabiliriz. Dolayısıyla milli piyango bileti alacak yaklaşık 10 milyon kişi, hayatlarında ortalama bir kere değerli bir kağıtlarını kaybedecektir. Bunların, ceplerinde değerli kağıtlarla dolaştıkları yaşam dilimini ortalama elli yıl kabul edersek, bunlardan 200 bini bu yıl içinde değerli bir kağıdını kaybedecek demektir. Bunların da yaklaşık on bini, bu işi yılbaşı çekilişinin öncesinde veya sonrasındaki 15-20 günlük zaman dilimde yapacak. Kaybettikleri şeyin, herhangi bir kağıt para değil piyango bileti olma olasılığını da kabaca beşte bir kabul edelim. Belki bu süre içinde elinden beşten fazla değerli kağıt geçecektir, ama biletiyle, numaralarına bakarak hayal kurmak için, ya da ödül kazananlar listesinde aramak için falan daha çok meşgul olacağı için biletin kaybolma olasılığı herhangi bir kağıt paraya göre biraz daha fazladır. Yani yılbaşı çekilişine ait 2000 bilet, satın alındıktan sonra kaybedilecektir, diyebiliriz. Bu biletlerden birini bulma olasılığı olan insan sayısını da 20 milyon kabul edelim, nüfüsun dışarıda dolaşan kısmı olarak. Siz de dışarıda dolaşan biriyseniz, on binde bir olasılıkla yerde bir milli piyango bileti bulacaksınız. Bu bilete de on milyonda bir olasılıkla büyük ikramiye çıkacaktır. Yani yüz milyarda bir olasılıkla, bu yılbaşı civarı, büyük ikramiye çıkmış ya da çıkacak olan bileti yerde bulacaksınız.
Gördüğünüz gibi bu olasılık vardır, sıfır değildir. Üstelik bilet satın alarak bu olasılığı sadece % 0,000009999 arttırıyorsunuz. Sadece bu kadarcık bir fark yaratmak için, muhtemelen sonunda bir dalkavuk-bakan-ahbabı-yalaka-müteahhite hediyeli-iltimaslı ihaleyle verilecek elli liranızı harcamaya değer mi?
Bence değmez. Bırakın alınterinizle kazandığınız (ya da kiracınızın alınteriyle kazanıp size uçlandığı) elli liranız cebinizde kalsın. Yalnız, bu aralar yolda yürürken yerlere biraz daha dikkatli bakın. Belli olmaz, size de çıkabilir.
medya tarafından kazananların açık adresine kadar verilen şans oyunu. kazanan biri olsam adımı adresimi veren tüm medyaya dava açar, bir o kadar da bunlardan tazminat alırdım. adamları bir gece yarısı uykularında boğdurtacak gavatlar.
Uygulamada verdiği 50 milyon ikramiyenin çeyrek bilet alan 4 kişiye dağıtıldığı hede. 50 milyon lira 5 bin kişiye yüzer bin lira olarak dağıtılsa daha iyi değil mi? Bu durumda para kazanma ihtimali artar, ihtimal arttığı için biletlere rağbet, dolayısıyla bilet satışı da artar, üstelik sosyal adalete katkısı olur, piyango sayesinde her sene binlerce kişi fakirlikten kurtulmuş olur. Neden böyle yapılmıyor da 4 kişi 12.5 milyonluk yükün altına sokuluyor? Bu kadar çok para insanı tehlikeye düşürür, bu insanların hayatlarındaki iyi kötü düzen bozulur, canları tehlikeye girer.
Hal böyleyken neden piyango 5bin kişiye 100 bin lira verilmesi yerine 4 kişiye 12.5 milyon lira verilmesi şeklinde gerçekleştiriliyor? Bilen varsa aydınlatsın.
Büdüt: beş bin değil beş yüz. Mental retard oldum iyice.
bugün itibarıyla diyanet işleri başkanımız tarafından haram ve günah olduğu konusunda fetva verilen çekiliş. hocam bak şaka yapma ya. valla inanmam, haram demek. vay anasını.
her sene binlerce insanın para beklentisi içine girip devlete para kazandırdığı platformdur. anlıyorum ki insan beklentiden zevk alıyor. tuhaf bir şekilde yenilen pehlivanın her sene tekrar maça çıkması gibi bir durum. neyse, seneye belki size çıkar...
hiçbir oyununun oynanması gereken şaibeli kuruluş. devletin piyango, şans oyunu oynatma absürdlüğünü bi kenara koyalım, böyle aptalca, moronca bir yapılanma olamaz.
oynatılan oyunların asgari ücrete oranlanınca aşırı pahalı olması bir yana, ikramiye dağıtım usülü de çok şaibeye açık. ikramiyeyi kazanan kimdir, necidir belli değil. çekilişler canlı değil, video kaydı da yok. kapalı kapılar altında oldu bitti şekilde çekiliş yapılıp, ikramiye dağıtılıyor. tv kanallarında yayınlanmadığı gibi video kaydı da yok. milli piyango tv adı altında özel bir tv kanalı olmalı normalde. kanal kurmak bu kadar ucuzken o da yok. tjk tv bile var ama o yok ne hikmetse.
ikramiyeyi bulan kişiye de ikramiyesi basın toplantısı ile verilir gelişmiş ülkelerde, burada o da yok.
asgari ücrete oranlandığı zaman oyun ücretleri çok fahiş kaçıyor. o da ayrı tantana. normalde bu kurumun kuruluş sebebi fakirlikle mücadeledir ama bunlar iyice işi kumara çevirmişler. rantın ve haramzadeliğin peşine düşmüşler. baştan aşağı şaibeli herşeyleri.
abd'de powerball ve piyango çekilişlerinin nasıl yapıldığını incelemesi gerekenlerin savunduğu kokuşmuş kurum. 20 milyon babasının parası mı bu kurumun? halkın parası. o zaman adil şekilde dağıt. kolon ücretini makul seviyeye indir bir defa asgari ücrete oranlayarak. her hafta devreden oyun sonuçta. çekilişlerin video kayıtlarını internet sitende bulundur ve ayrıca milli piyango tv'yi kurup çekilişleri naklen de yayınla. ikramiye isabet eden kişiye de basın toplantısı ile çekini var. kimdir, necidir, herkes tanısın. o ne öyle kaptı kaçtı gibi. halkın parası arkadaş bu. kazanan güle güle kullansın ama kendi adamınız olmadığını hele bir kanıtlayın şu talihlinin. neden bu adamlar hep belli şehir ve ilçelerden çıkıyor ayrıca ?
hiç abartmıyorum, gelişmiş bir ülkede bir kurum bunların keyfi davranışlarını sergilese oyun oynatma yetkisi elinden alınır. çünkü tartışmaya, eleştiriye ve şaibeye çok açık laçka bi sistemleri var.
acilen kaldırılmalı ve bu alan küresel şirketlerin adil rekabetine açılmalı.modern ülkelerde devlet loto, toto oynatmaz. devlet sadece vergisini alıp, denetimini yapar.