Türkeş'in değiştirip 9 ışık doktirini diye piyasaya sürdüğü, Gökbilge Atsız'ın sıraladığı ama açıklamasını yapmadığı ilkeler şunlardır:
1-Türkçüyüz
2-Arınmış Türkçeciyiz
3-Yasacıyız
4-Toplumcuyuz
5-Milli gelenekçiyiz
6-Şuurlu Demokrasiye taraftarız
7- Ahlakçıyız
8- Bilimciyiz
9- Teknikçiyiz
Bu maddelerin inceleyerek biz doldurmaya çalışalım:
1- Türkçüyüz: Atsız Türkçülük tarifini şöyle tanımlamaktadır; ''Türkçülük, büyük Türk ilinde Türk uruğunun kayıtsız şartsız hakimiyeti ve istiklali ile Türklüğün her yönden bütün milletlerden üstün olmak ülküsüdür.'' Evvela Türkçülük önemlidir ki milletin kalkınmasında manevi kuvveti yaratacak olgudur. Türklük şuurunu millet arasında yaymaya başladığımız zamanda insanların birbirleriyle olan dayanışması artacak bireyler milletinden aldığı destekle kalkınma alanındaki çalışmasını daha verimli hale getirecektir. Ayrıca herhangi bir işin başarılması için en temel şey olan azimi bünyelere oluşturacak inancı oluşturacak elzemdir. Bu yüzden bir kalkınma programında yürütütecek manevi unsur olduğu için önemlidir.
2- Arınmış Türkçeciyiz: Şüphesiz ki bir dilin geliştirilmesi büyük devlet olmanın şartlarından biridir. Bilinen 15000 yıllık tarihi olan Türkçedeki yad sözcük oranının günümüzden geçmişe doğru baktığımızda azaldığını görürüz. Bilinen tarihde ilk Türkçe yazıtlar olan Orhun abidelerindeki cümlelerin sistemli ve kurallı olması, yad sözcük oranının %1'in altında oluşu bize aslında neden yeni bir Göktürk devletinin dirildiğini açıklar. Aynı kökten gelen insanların bir akraba topluluğu olduğu milletin kalkınması, manevi olarak Türkçülüğü aşılayıp milli şuur oluşturmak içln gereklidir. Halk diliyle yapılmış bilim, sanat ve teknoloji bir milleti daha çabuk kalkındıracağı bir gerçektir. Bu bakımdan aynı şeyi gayeleyenler ayni dili konuşmak zorundalar. Atsız,Türk Ülküsü adlı kitabındaki ''ülküler taaruzidir'' başlıklı yazısını ikinci basımda ''ülküler saldırıcıdır'' olarak değiştirerek o zamanın şartlarında arap ve fars asıllı sözcüklerden kurtularak sadeleşmeye giden Türkiye'de dilde sadeleşme hareketinin gerekliliğini göstermiştir.
3-Yasacıyız: Atsız bu konu hakkında şöyle der; yüksek bir milet hallne gelmenin diğer bir özelliği olarak sağlam kanunlar koymak ve kanuna saygıyı inanç haline getirmek için her türlo tedbirln alınmasına, tercüme kanunlara değil de milli örften çıkarılan ve çağdaş hukuk prensiplerine dayanan yasalara taraftarız. Kanunlar devleti, milleti, milli kültürü, ahlakı, düzeni, aileyi, fertleri, şerefi ve hakları koruyacak kanunlar olmalı; adalet ölçüsü en kesin terazi ile ssağlanmalıdır'' Atsız'ın bu görüşleri 'disiplinli millet' anlayışına da uygundur. Kalkınma hamlesine ihtiyaç duyulan sistemlilikte disiplinli millet olmak esastır. Ayrıca Atsız yasaları sınırlayıcı bir etken olarak düşünür. Mantıken blr bireyi suçu işlemekten alıkoyan yasaların katılığı ve mili örfle bezenmiş kanun hükümleridir. Bu hükümler milli olmalıdır ki toplumun ortak değerlerini yansıttığından kanunlara saygı duyulabilesin, uyulabilesin. Kanunlarına, nizamlarına sıkı sıkıya bağlı bir millet kalkınmada herhangi blr aksilik yaşamayacak, büyük devlet olma yolunda daha hızlı olacaktır.
4-Toplumcuyuz: Türkçülüğe göre devlet, milletin örgütlenmiş halidir. Bu nedenle devlet oligarşik blr tutumla belli zümrelerin kalkınmasını hedeflemekle yetinemez. O, her zaman toplumun çıkarlarını, gelişimini, refahını düşünmek ve sağlamak zorundadır. Türkçü toplumculuk Tarihteki Türk devletlerinin hakına yönelik çeşitli toylar düzenlemesi gibi Orhun yazıtlarında geçen ''aç milleti doyurdum, çıplak milleti giydirdim'' sözleri gibi bir kökene sahiptir. Türkçü devlet anlayışı toplumu bir bütün olarak kabul edip hiç bir sosyal sınıfı dışarıda bırakmaz. Toplumculuk bu yüzden iktisadi görüşünü de açıklamış olur.
5-Milli Gelenekçiyiz: Her millet, kendi milletini millet yapan temel özellikleri korumayı, milli varlığının devamını ve tekamülü amaçlar. Bu yüzden milli gelenekçiliğe özleşme hareketi diyebiliriz. Kalkınmayı da millet için geçmişin kudretli ve refahlı gayesi olarakta kabul edersek, kalkınmanın bir diriliş hedefi olduğunu belirtebiliriz. Bu diriliş ancak özleşmeyle yani milli geleneklerimizi canlandırarak özümüze dönmekle mümkündür.
6-Şuurlu Demokrasiye taraftarız: Demokrasi milletin kendi kaderini tayin etme hakkını egemen zümrelerin elinden alıp bizzat milletin kendisine verdiği için milliyetçiliğin ana ilkelerine uygundur. Lakin demokrasinin bir kötü yanı da ortak şuuru sağlanmamış bir toplumda beynelmilellik ve hamasilik yaratarak toplumların çöküşüne, devletlerin yıkılışına neden olur ki bu yönden başarısızdır, ayrıca tehlikelidir. Atsız, demokrasinin başarılı olmasını toplumdaki milli şuurun kuvvetiyle orantınına bağlar. Bu yüzden Türkiye'deki demokrasiye uygulanacak en önemli baypas ona milli şuur enjekte etmektir. Toplum içinde ortak bir bağ yaratmak; toplumsal sorunları çözmek, milletin refahını düşünmek ve önlemlerini almak milli şuura ulaşmanın ayrıntılarıdır. Milli şuur, demokrasiye enjekte olduğu zaman şuurlu demokrasiye dönüşür. Bu da kalkınma yolunda atılan adımları hızlandırır. Bu yüzdendir ki Türkçü birey şuurlu demokrasi yanlısıdır.
7- Ahlakçıyız: Atsız; ''ahlak, millet yapısının
temelidir. O olmadan hiçbir şey olmaz'' diyerek milli kalkınmada ahlakçılık ilkesinin önemini anlatmıştır. Ahlak, bir milletin ilerlemesinde yürütücü bir manevi unsurdur. Türk ahlakıda tarihimizde refah ve büyüklüğümüzün yaşadığı çağlarda belirgin olmuştur. Türk ahlakına bağlı yıkılmaz bir toplum olduğumuz zamanlar büyük işler başarmış;ilim, sosyal, askeri, kültür konularında hayli yol katetmişizdir.
8- Bilimciyiz: Hayatı kütüphanelere sürülmekle geçen Atsız; bunu kendi lehine dönüştürmüş, tarih ve edebiyatla ilgili yaptığı çalışmalarıyla sadece bir ideologtan öte aynı zamanda iyi bir tarihçi, iyi bir edebiyatçı ve şair olduğunu göstermiştir. Atsız bunları başarmak için bilimsel bir disiplin geliştirmiş, bilim dışı hiç bir yargıyı peşinen kabul etmemiştir. Kalkınmada da bilime, bilim anlayışına, bilime olan güvene, bilim metotlarına önem verilmelidir. Atsız bunu ''kalkınma hamlesi hiç şüphesiz bilim metotlarıyla olacaktır'' diyerek belirtmiştir. Bilim dışı her hareket kalkınmayı yolda bırakacağı için siyaset dahil hiç bir şey uğruna taviz verilmemelidir.
9- Teknikçiyiz: Bir milletin geri kalmışlığını tekniği geliştiren değil tekniği takip eden olmasıyla açıklanabilir. Dünyada teknik kimin
öncülüğündeyse finansal anlamda o devleti zengin yaptığı gibi kendi milletinin kültürel harsını yayılmasını sağlıyor. Bir millet teknikle kültürel hakimiyetini yayarak dünyada savaşmadan da başka milletlerini ele geçirebilir ki son derece mühim konudur. Şu andaki Türkiye'yi ve Türk milletini teknik konusunda pek ilerde olmadığını hatta bayağı maalesef geri olduğunu söyleyebiliriz. Türk milleti varlığını sürdürebilmek, kendini savunabilmek ve kalkınabilmek için teknikçi olmak zorundadır. Yüksek tekniğe sahip milletlerle mücadele etmek için daha yüksek yüksek bir seviyede olmak gerekmektedir...