milli heyecani doyasiya yasamak

entry1 galeri0
    ?.
  1. 15 haziran 2008 turkiye cek cumhuriyeti macinda dünyadaki her türk'ün başına gelen şey.

    hem de ne yaşamak... öldük öldük dirildik, heyecan tavan yapmıştı.

    kimileri dişleri yardımıyla parmaklarına manikür yaptı, kimileri hop oturup hop kalkamadı sürekli ayakta izlediler.

    bağırmaktan ses telleri yırtıldı, herkesin boğazı şişti.

    küresel ısınmadan değil, ağlamaktan göz pınarları kurudu.

    böyle bir geceydi işte. birde şu silah atış sesleri duyulmasa, bu güzelliklere gölge düşmese, her şey daha güzel olacaktı. onların olmamasını dilemekten başka yapacak bir şey yok.

    futbolcularımız mükemmel bir oyun sergilediler. ayaklar değil, yürekler oynadı. şans melekleri de yanımızdaydı, onlara da minnettarız. ama herkesin buna çok ihtiyacı vardı, tüm dualar kabul oldu. maçın 90 dakika olduğunu unutmamış türkolar, yılmadılar, yıkılmadılar. kaybedecek bir şey yok dediler. bu mücadeleyi sahada gösterelim de gerisi mühim değil, türkiye'yi iyi temsil ettiğimizi hissettirelim bütün dünyaya dediler, öyle de oldu. allah utandırmadı.

    maçta durum 2-1, haliyle heyecan dorukta. ama milli futbolcularımız henüz daha doymamış, açlık son noktasında... kazım kazım heyecanına yenik düşerek 2 tane yapmaması gereken orta yaptı, nihat kahveci bir kaptana yakışır şekilde "sakin ol be oğlum, ben koyucam boruyu sen merak etme" dedi. şimdi bir takımın böyle bir kaptanı varken, bu takımı kim dize getirebilir?

    durum 2-2 olduğu zaman nihat kahveci ne kadar profesyönel olduğunu gösterdi ve sevinmek yerine hemen topu alıp santraya götürdü. adamların afalladığını biliyordu, fırsat bu fırsat dedi. işi biliyor bu adam, aşmış artık kendini.

    servet çetin gibi bir adam var bu kadroda. insan değil, gerçekten android. sigorta şirketi gelmiş, kendisi rapor tutturmuş. hasar raporunda şunlar yazıyor; arka adale çekik, kasıkta ağrı, dişlerde sararma, kaburgada yamulma... ama kafasıda kopsa oynar bu adam, allah nazarlardan saklasın.

    kalede volkan demirel turnuva'da 270 dakika iyiydi, ama son dakikalarda gereksiz bir hata yaptı. sonra şu ana kadar hep kızdığımız tuncay şanlı çıktı sahneye. üstünde sünnet gömleği gibi duran kaleci forması giydi, tüm sorumluluğu aldı ve kafasını göğe kaldırıp dua etmeye başladı. duaları da kabul oldu, kendisine bir tane bile top gelmedi.

    hamit altıntop adında bir gurbetçi futbolcumuz var. almanya milli takımı'nda oynama fırsatı varken, geldi türkiye'yi seçti. iyiki de seçmiş... öyle bir futbol oynadı ki, maçın gizli kahramanıydı. avrupa görmüş adamın hali başka oluyor. alman disiplinini almış, türk'ün de gücünü... helal olsun koçum benim!

    arda turan gibi bir üniversite çağında bir çocuk tüm dünyaya futbol dersi verdi. portekiz maçında oynanaması bir bakıma iyi olmuş. belki o maçta tüm mücadelesine rağmen takım kaybetse, umutsuzluğa düşebilir ya da emeklerinin karşılığını alamadığı için kahrolabilirdi. turnuva onun için isviçre maçında başladı. o maçı tek başına aldı, sonra çekleri'de ülkesine gönderdi. isviçre'ye giriş - çıkış yapan kişileri belirleyen bir insan kendisi, her şey onun elinde...

    15 haziran gecesi milli heyecana doyduk, önce ölüyor gibi olduk, sonra yaşadığımız sevinç ömrümüze ömür kattı. ama bu hırs, bu mücadele, bu arzu, bu ruh varken, iştahımız daha da kabardı. cuma gününe kadar iyice acıkacağız ve daha önce kuşatıp alamadığımız, gidip geri döndüğümüz viyana kapıları'ndan girip, bu sefer orayı işgal edeceğiz.

    saldırın türkolar. "umutların bittiği yerde, türk'ün kudreti başlar" demişler...

    allah allah allah allah...

    ama bu şekil dengesiz saldırmayın; http://www.euro2008.uefa....RO/71/89/64/718964_w1.jpg
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük