herkes eleştirir ama güzel dersti yinede sonuçta derse komutanlar giriyordu herzaman göremezsiniz öyle. 3 sene öncesine kadar halkın %90'dan fazlasının en çok güvendiği, bir şey olursa başımızda yine tsk var dediği bir dönem için bu derse giren albayların nekadar kutsal olduğunu hayal etmek güç değil herhalde?
eğitici olarak asker görevlendirilmesi nedeniyle sınıfı askeri bölüğe döndüren derstir. En azından bizim zamanımızda öyleydi. Bildiğin derse yüzbaşı giriyodu lan. sınıfın yaş olarak en büyük olanını seçmiş komutan sınıfa girince adama sınıfın mevcudunu falan veren tekmilden sonra yerine oturuyordu. sonra komutan da sınıfa bir selam çakıyordu bütün sınıfta güçlü bir şekilde sağol diye bağırıyordu. güçlü bağırmazsa sınıf, tekrar tekrar bağırtıp sınıfı bezdiriyordu.
bu derste resmi hocamız kurmay albay dursun çiçek'ti(bu ergenekon davasında içeri alınan şahsın ta kendisi. seylenenlerin tek kelimesine inanmadım. benim gözümde hala vatansever dürüst bir insandır kendileri). 3-4 kere gelip ders anlattıktan sonra yerine bazen bir yarbay, bazen de bir binbaşı gelirdi. iskenderun deniz er eğitim alayına yemin törenleri ve görsel eğitimler için götürürlerdi. eğitimden sonra sürekli yemek yerdik. biz gittiğimizden midir bilmiyorum ama sürekli güzel yemek ve tatlı çıkardı. bu ders oldum olası çok eğlenceli gelmiştir bana. milli eğitim dersi hocalarını bize yaptıkları kıyaklardan ötürü(kıyak dediğim haftada bir bizi deniz er eğitim alayına götürüp karnımızı doyurmalarıdır.) spor aktivitelerine çağırırdık kırmaz gelirlerdi. 45-50 yaşında evli çoluk çocuk babası rütbeli adamlar gelirdi. bizimle basketbol, futbol oynarlardı. hocalar aşırı disiplin sahibi olmasına rağmen görmüş geçişmiş insanlar olarak sürekli samimi bir abi, amca havası olurdu ortamda. özelenen derslerden biridir.
tanım: milli güvenlik üzerine ve milli güvenlik kurulunun işleyişine dair bilgilendirmeler içeren derstir.
emekli albay hocamız atatürkü anlatırken ailesi ismailağa cemaatine mensup bir arkadaşımızın "hee hüü heuauğ" gibi sesler çıkarması üzerine emekli albayın "senin ananı avradını sikerim" demesiyle şoka uğradığımız derstir. çocuk kıpkırmızı olmuş dersten de çıkamamıştı.
Derse giren karizmatik bir albaydi.
Omuzlari dusmus o kadar cok yildiz var orda. Askerleri hep sevmisimdir zaten. Sinav sorularini onceden soyler, gervekten bilmemiz gerekenleri ogretirdi.
Selam ederim gomutanim.
kendimi şanslı addetmeli miyim bilmiyorum ama bu dersi aldım.
albay daha ilk dersten önce teneffüste yanına sınıf başkanını çağırmış, 'ben koridorda görünce, selam durup, tekmil vereceksin. "sınıf bilmem x kişiyle dersinize hazırdır komutanım" diyeceksin' demiş bizim elemana. bizim eleman da tabi asker pırpırlarını görünce üç buçuktan dört ile sınıfa gelir. millete yalvar yakar rahat durmalarını, ses çıkartmamalarını ister. nerdeee? bizdeki ergenler başkan öyle dedi diye iyice azıttılar. neyse birkaç dakika sonra albay koridorda görünmüş olacak ki, bizim şebelek başkan, asker selamına durup, sınıf mevcudunu arz etti. ben orta sıralardan albayın gölgesini gördüm. bizim şebelek halen eli kaşı hizasında selam duruyor. albay da aynı şekilde selam durup, 'daha gür bağıracaksın' diyerek sınıfa girdi. bizimki arkadan girdi ama turp gibi mosmor olmuş. neyse. asıl olay şimdi başlıyor. tabi bu giriyi yazan ben olduğuma göre kabahatin büyüğü de bende canikolar.
ben havasından geçilmeyen (neyin havasıysa gerçi söndü gitti) bir veledim o vakitler. gömleğin son düğmesi lise boyunca bağlanmamıştır ve kravat ekseriyette 5 cm boğazımın altındadır. kimse de uyarmadı, şerefsizler görürsünüz siz! neyse sinirlendim hatırlayınca.
albay benim gözlere dikildi. ben de, mahmut hoca ile karşılaşmış inek şaban gibi albayın gözlerine bakarak, 'hayırdır hocam' gibi bir bakış attım, kafa sallayarak. ne bileyim o zamanlar okulda en yetkili kişi müdür onu da zaten pazartesinden pazartesine saç kontrollerinde seviyorummm. dönelim konuya. albay hoca bana gözlerini belerterek yaklaştı ve 'o kravatının hali ne evladım, sınıfa hoca girdi, hocadan öte albayın girdi' dedi...
... ve ondan sonrasını arkadaşlardan dinledim. gayet eğlenmişler bacaklarından asılasıcalar. albay benim kravatı tutup, boğazımı bir güzel sıkınca ben bayılmışım (şimdi içinizden 'sen de ne hafif deliganlıymışın yiğidim' dediğinizi duyar gibiyim. orada sen olsan çok farklı olmayacaktı emin ol, neyse.) beni bayıldım diye bir de tokatlamış albay, nasıl uyanmam ben! nasıl öyle bir saygısızlık yaparım. sanırım on dakika içinde uyanmışım. öğretmenler odasında sınıf başkanı ve albay başımda.
'ne oldu evladım' dedi. bende o korku ve mahcubiyet karışık ince bir ses tonuyla 'bende nefes darlığı var hocam' dedim. nefes darlığı falan yok, korkudan ne diyeceğimi şaşırdım. düşün yani, albaya kendini suçlu hissettirecek bir şey dahi diyemiyorum.
sonra derse geçtik ama millet nasıl düzeltmiş façayı görseniz. pür-ü pak.
böyle bir anım var benim de milli güvenlik dersiyle ilgili.
kısa kestim arada atladığım şeyler olabilir. araya mesajlaşmalar girdi. imla hatası varsa affola.
Bizim zamanimizda gelen hoca mavi gozlu karizmatik biseydi uniformada ayri bi hava katiyodu adama, okuldaki tum kizlar icine dusecekti nerdeyse... Derste de bisey anlatmazdi zaten cabuk kaybatilabiliyodu genelde gundem konusulup tartisilirdi (hatirladigim kadariyla gunes operasyonu falan vardi). Yazilida da 5 soru sorardi yardimlasmak, kitaptan bakmak serbestti yeterki dogru cevabi yazinda derdi cidden cevabi bulcam diye kitabi arastirirken ogreniyo insan ve daha kalici oluyo. burdan tum ogretmenlere sesleniyorum sizde ogrencilerinize uygulayin bu sistemi cok faydali. * neyse iyi adamdi be. Huzunlendim bi an sozluk. Neyse konuyu cok dagitmadan toplayalim.
Milli guvenlik dersinde disardan birinin gelip dersi anlatmasi ilgi cekiyo. Isin icinden oldugu icin soyledigi her cumlede farkli geliyo, farkli bakis acilari gelistiriyo kisaca yararliydi.
pek tabii olarak öğretmenlik formasyonu olmayan askerlerin höt hött diyerek ders anlattığı, herkese askercilik oynatılmaya çalışılan dersti. çok şükür kaldırılmış.
hayır derste bir şey de öğretilmiyordu zaten. türk'ün türk'ten başka dostu yoktur temalı kahvehane geyikleri işte.
kesinlikle olması gereken, matematik dersi kadar öneme sahip olan ve beden eğitimi dersine entegre edilmesi gereken derstir..
ne kadar kabul etsek de etmesek de, türkiye'nin etrafı düşmanlarla çevrili..içerisi terör odakları ile dolu..
bu ülkede herşeyi askerlik sırasında öğretmek mümkün değil..kızı ile erkeği ile herkesin milli güvenlik dersi almasını, olası bir işgal durumunda neler yapması gerektiğini, genel askerlik kurallarını, savaş tarihini falan öğrenmesi şart..ayrıca bu derste genel afet durumunda yapılacaklar ve ilkyardım gibi bilgiler de öğretilebilir..
bu işin ötesi berisi yok..bu dersin kaldırılması büyük bir saçmalıktır..
bence askerlik hizmeti kadar önemlidir bu ders..hatta teknik açıdan daha da önemlidir..
vakti zamanında boş geçen bir dersten sonra sınıftan bir çocuğun içeriye - muhtemelen maçta aldığı hezimet sonucunda - kapıyı uçan tekmeye benzer bir pozisyonla açtığına şahit olmuştum. sınıfta ileri yaşta bir yüzbaşı gençlerden iki tane de teğmen maiyeti vardı. teğmenlere kalsa bizimkini oracıkta domaltırlardı ortam müsaitti yani. hoşgörülü adammış. anlamlı bir ders olaymış tek aklımda kalan anı sadece bu olmazdı heralde.
dersi değil de hocası saçmadır. mesela konumuz: rütbeler... adam bize reenkarnasyon anlatıyor ve ateizm aşılamaya çalışıyor. kendisinin paralel evrenden geldiğini ve kendisinin frekans düşürdüğünü anlatıyor. belli ki ilacını almayı unutmuş.
