1969 yılında merhum necmettin erbakan tarafından kurulmuş (bkz: milli nizam partisi)
ülke siyasetinde uzun yıllar varlığını korumuş, krıtik dönemlerde ülke yönetiminde bulunmuş, askeriye ve dış güçlerin hedefi konumuna gelmiş, d8 gibi dünya siyasetine etki yapacak girişimlerde bulunmuş, sayısız siyasetci yetiştirmiş, çokca kapatılıp (bkz: milli nizam, milli selamet, refah, fazilet) engellemeye çalışıldıkça her seferinde filizlenip yeniden doğmuş olan bu fikir nasıl olurda yok olma derecesine gelmiştir?
ünv okuduğum dönemlerde milli görüşün gençlik yapılanması olan "agd" eski adıyla " milli gençlik vakfı" içerisinde uzun yıllar yönetici düzeyinde görev yaptığım için söylüyorum; "özellikle yok olması istenmiş ve başarılmıştır".
Milli Görüş'ün yok edilmek istendiği doğrudur, ama buna "mücahitlikten müteahhitliğe" terfi etmek için can atan kadroların hevesli işbirliği ile ihanetinin payı mutlaka eklenmeli, ayrıca unutulmamalıdır ki; bu ekolün "gelenekçiler" adı ile anılan yönetici kadrosunun özellikle 90'ların sonu itibariyle ideolojilerine yönelik değil Milli Görüş'ün sahip olduğu maddi gelir kaynaklarının ve rantın nasıl yönetileceği noktasında kavga vermelerinin çöküşte dahli büyüktür. (MGV'de yöneticilik yaptığını söyleyen yazar arkadaşlar o kaynakları daha iyi bileceklerdir)
Bu nedenle "Bizi dış ve iç şer odaklarının komploları bitirdi" kıvamında bir bakış açısı ve retorik son derece yüzeysel ve sığ kalacaktır. Kaldı ki "Milli Görüş" ü bitirdiği iddia edilen o "şer odakları", 80 ihtilali sonrasında "Yeşil Kuşak Projesi" çerçevesinde Ilımlı islamın, dolayısı ile Milli Görüş ekolünün önünü açmış, ülkücü ve devrimciler idam sehpasına giderken, "Akıncılar" ve milli görüş kadrosu en az zaiyatla vartayı atlatmış, bu ekolün has adamı,beyin takımının önde gelen ismi,kara kutusu Korkut Özal'ın kardeşi Turgut Özal önce başbakan yardımcısı sonra başbakan olmuştur.
Adama sorarlar "Önünüzü açarken iyiydi de keserken mi kötü oldular?" diye...