ülkeyi yönetenler terör örgütü ile masaya oturup anlaşmalar yaparken, ülke fiilen bölünürken, türklük aşağılanırken, halk işsizlik, yoksulluk içindeyken, hak ve özgürlükler kısıtlanıp, türkiye bir sansür ülkesi haline gelirken evinde oturur, lakin biricik liderlerine hakaret edildiğinde meydanlara dökülürler.
e peki, biz burada mhp için neden kıçımızı yırtıyoruz?
böyle angutça davranan, topluma yüz çevirip kendi ekosistemi içinde yaşayan bir ideoloji ile nasıl iktidara yürüyeceğiz?
bahçeli gezi olaylarının başlangıcında ihtiyatlı davranmıştır ve bu da ülkücülerin organize olarak meydana inmesini engellemiştir fakat ülkücüler bilindiği gibi münferit olarak gezi olaylarına destek vermiştir. kısacası bu söylemin doğruluğu ortadan kalkmaktadır. zaten devlet bahçeli de daha sonra "sen benim gençlerime çapulcu diyemezsin." diyerek başbakana karşı türk gençliğini savunmuştur.
erdoğanı diktatör diye eleştirirken, onu dinleyenleri koyun olarak tanımlarken aynı bokun laciverti olduğunu anlamayan ülkücüdür.
dinle kandırılan koyunlardan tek farkı sözde milliyetçilikle kandırılması olan ülkücüdür.
liderinin meydanlarda çatlak sesiyle bağırmalarıyla gaza gelirken, helal olsun nası da laf koyuyor erdoğana derken, 10 yıldır akp'nin meclisten geçirdiği hemen her yasada ve kararda liderinin payı olduğunu bilmeyen ülkücüdür. yani meclisteki oylamaları takip etmeyen ülkücüdür.
1999 yılını hatırlamayn, hatırlasa da yine gerçekleri değil liderinin çığırdıklarını hatırlayan ülkücüdür.
lakin bunlar münferit hareketlerdir. mhp şayet akp'nin dümen suyuna gitmeyip tabanının sesini dinlemiş, organize bir şekilde meydanlara inmiş olsaydı recep paşa bugün padişahlık yapmıyor olurdu.
bu millet bursa kent meydanında sayın bahçeli'ye "vur de vuralım, öl de ölelim" diye bağırdı. binler, onbinler bir işaret bekledi. ama iktidar olmak miting yapmaya benzemiyor işte.
buna komunist analizi diyenler önce gidecek mhp'ye kaydını yaptırıp teşkilatlarda görev alacak sonra yorum yazacak. zira ben 1998'den beri öyle yapıyorum.
türkiye'de siyasi doktrin türk milliyetçiliği olmalıdır. ama benim ülküdaşlarım ne yazık ki arap ümmetçiliği peşinde...
gezi parkı olaylarında ilk müdahale sebebiyle olaylar büyüdü ve çığırından çıktı. yanlış bir müdahaleydi ne olursa olsun olmamalıydı. ama kusura bakmayında entelijensiya diye nitelenen oradaki kesimin ne halt olduklarınıda biliyoruz. o pezevenkler için bırak meydana inmeyi evin balkonuna çıkmam. hepsi bir tarafa millet bu mu şimdi?
31 temmuz 2002'de meclis adalet komisyonu, avrupa birliği uyum yasaları paketinden ''idam cezasının kaldırılması'' maddesinin çıkarılmasını oyladığında; komisyonda bulunan 6 mhpli milletvekilinden sadece birinin kabul oyu vermesi nedeniyle önergenin reddedilip idamın kaldırılmasını mecliste oylamaya soktuğunu bilmeyen ülkücüdür.
ondan sonra sağda solda bu itler ağaç için meydanda şehitleri biz koruyoruz lafızlarıyla cahilliklerine güldürürler.
eminim ki bu cahillikle tanımı da kavrayamayacaklardır. o yüzden kısaca;
2002'de 6 mhpli vekilden 6'sı da apo asılsın isteseydi akp'nin görüşüceği bir pkk zor bulunurdu.
siz 40 bulun, vur desin vurun öl desin ölün, akp terörüne karşı en büyük direnişe zerre destek olmayın. cidden olmayın. bu kafayla olmayın. la gidin alla alla...
bugün varken yarın yok olan, tutarlı bir ideolojiden yoksun, o anki liderinin kişiliğine göre politik yaklaşımları değişip şekillenen, ilkesiz, kararsız ve nihayet anlamsız siyasi partilerin iktidar ya da muhalefet olduğu bir ülkede, genç sempatizanlardan beklenen nedir ki?
- sanki, türkiye'de solun durumu sağdan çok mu iyi? deve gibiyiz! hangi yanımız doğru ki?