tembel, ödevini son güne bırakan öğrencinin hezimetidir. aslında daha doğrusu ödev yetiştirmek zorunda olmaktır. geçen sene resmen bu durumu yaşadım ve acısı hala içimde. bu sene de yaşamamak için günlerdir ödev yapıyorum yapıyorum bitmiyor ve yarın başlayacak olan şenliği düşünmeden edemiyorum. ayrıca yapılacak dört adet ödev de beni bekliyor bir yandan. şimdi bu gidenler de ertesi gün okulda anlatıp insanı daha bi uyuz ediyorlar, çalışkan öğrenci şenliğe gitmesin, otursun ders çalışsın.
peki bir de şu açıdan baksak: millet ödev yetiştirirken şenlikte eğlenmek. yok mudur bir iç acısı yok mudur bir vicdan azabı. vardır efendim. yetişmesi gereken tez, ödev, rapor vs. bilimum yetişmesi gereken yazılı materyal bir kenara itilerek gidilen her türlü eğlence gün gelir nacizane bedenimizin belirli bölgelerine fena halde öhöm möhöm girebilir. neyse uzatmayalım başlıkta sözü edilen durum daha fenadır. o da içi fena acıtır; hatta kanırtır. alakasız belki ama bu başlık bende zıttıyla kaim olup; selçuk erdemin bir karikatürünü hatırlattı: "Ya ben kış uykusundayken herkes çok acayip eğleniyorsa?!"