1948'de kurulmuş olan millet partisi 1954'te kapatıldı. bu partinin kadroları daha sonra ckmp içinde bulundular ve malumunuz ckmp, adını mhp olarak değiştirdi.
günümüzdeki millet partisi 1992'de kurulmuştur ve ıslahatçı demokrasi partisi'nin devamıdır.
demokrat parti içerisinde öne çıkmaya başlayan iki grup olan aşırı uç ve ılımlıların arasındaki bölünme sonucunda 20 temmuz 1948 yılında kurulmuş olan partidir. getireceği itibar ve siyasi ağırlık düşünülerek mareşal fevzi çakmak ön plana çıkartılmıştır. parti, kuruluşunun başlangıcından itibaren giderek daha muhafazakar bir kimlik edinmiştir.
yakın geçmişte yetiştirdiği dava adamlarıyla döneminde kendini hissettirmiş, şu an aktif bir çok siyasetçi-düşünürün yetişme ocağı, günümüzde oy vermeseler de eski partililerinin her sözü açıldığında hasretle yad ettikler seviyeli parti.
yaşım gereği partiyi takip edemesem de bu partiye yakın büyüklerimden edindiğim izlenim budur.
seçim arabasından yükselen müthiş,analiz kokan ifadelerle yanımdaki amca ile bana kahkaha arttırttan partidir. gülenler çoktu da, kahkahadan bireyleri gözlemeye fırsat bulamadım.
(#12528577)
köklü millet partisi değildir, bu şimdiki millet partisi. gerçi o köklü millet partisi tam olarak nedir sorusu da ayrı bir inceleme,dönem analizi gerektiren bir meseledir.
saygım sonsuz sadece kişisel görüşüm millet partisinden aday olanların amacını anlayamıyorum?? amaçları meclise girmek değil bence göremediğim bazı şeyler var galiba ama ne?
ıslahatçı demokrasi partisi zamanında çok güçlü olan ve turgut özal'a korku veren partidir.. özal bu partinin seçime girmemesi için defalarca seçim kanununu değiştirmiş ve bu çabasında başarılı olmuştur...****
1946 seçiminde demokrat parti listesinden aday olup meclise giren 60 küsür milletvekili vardı. onlardan bir kısmı dp'nin kurucularıyla anlaşamadı. parti içi mücadele sonucu ayrıldılar. 1948 yılında millet partisi'ni kurdular. fahri genel başkanları meraşal fevzi çakmak, resmi genel başkanı hikmet bayur'du.
millet partisi, başlangıçta iddialı bir partiydi. demokrat parti'den daha muhafazakar bir çizgi izliyordu. ama demokrat parti'nin mali gelişmesi karşısında başarılı olamazdı. mereşal çakmak'ın ölümünden sonra girdiği 1950 seçiminde parti adaylarından sadece biri ( osman bölükbaşı ) meclise girebildi.
millet partisi, 1948'deki kuruluşundan itibaren, chp'den daha çok demokrat parti'yle karşı karşıya gelen, onunla yarışan bir partiydi. iki parti arasındaki yarış, zaman zaman kim daha dindar görünecek yarışı haline geliyordu. ceza kanunu değişikliğiyle ilgili tasarı üzerindeki tartışmalar sonucunda tasarıdan " din istismarı "yla ilgili maddelerin çıkarılması, bu yarışın sonucuydu ( bu madde komünizmle ile birlikte yer alıyordu ama mp'nin bastırıp, dini savunması üzerine dp din kartını kaptırmamak istediğinden bunu maddeden çıkarmış, sadece komünizmle ilgili kısmı geçmiştir).
mp'nin 1950 seçiminde aldığı oylar yüzde 3.1'den ibaretti ama, osman bölükbaşı'nın hitabet gücüne mp'nin o yarışta kazanabileceği daha dindar avantajı eklenirse, o oy oranı önemli ölçüde artabilirdi.
çare millet partisi'ni kapatmaktı. zaten öyle bir dava açılması için gerekçeler, mp'nin içinden de ortaya atılıyordu. partinin eski genel başkanı iken ayrılmış bulunan ve son kongrelerde genel kurul yönetim üyeliğine seçilmiş olan hikmet bayur ve arkadaşları, mp'nin bazı yöneticilerinin laiklik karşıtı hareketler içine girdikleri yolundaki iddialarını kamuoyuna da açıklamışlardı.
...
savcılık soruşturması aşamasında, daha işin esasına geçilmeden, sulh ceza mahkemesi'nde bir de tedbir kararı alındı ve hemen uygulandı. partinin 46 il, ilçe, ocak ve bucak merkezi arandı. arkasından da mp'nin, açılacak davada alınacak karara kadar faaliyetten menedilmesine karar verildi. partinin genel merkezi ve 2 binden fazla örgüt şubesi mühürlendi. ayrıca partinin o zamanki yayın organı millet gazetesine de dava açılmıştı ve gazetenin başyazarı nusrettin ardıçoğlu tutuklanmıştı.
...
fakat dava, dernekler kanunu hükümlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle sulh ceza mahkemesi'nde açılıyordu. yöneticilerine verilecek ceza da, o kanuna göre hafif bir ceza olacaktı.
savcılık neden böyle bir yol izlemişti ? mp yöneticilerine göre, bunun amacı belliydi : parti, dernekler kanunu'na göre kapatılırken, sanıklara verilecek cezalar çok düşük olacaktı.o taktirde, alınacak karara yargıtay'da itiraz etme imkanı yoktu. sanıkların cezalarıyla birlikte kapatma kararı da kesinleşecekti.
böylece garip bir durum ortaya çıkıyordu. kararın sanıkları, savcının kendilerine karşı talep ettiği cezanın hafif olmasını eleştiriyorlardı.
