şuanda liselerde bi kahraman olarak anlatılmaktadır. Öyle ki kurtuluş savaşını onun başlattığı, atatürkü samsuna onun gönderdiği ve hatta cebine harçlığını bile vahdettinin koyduğu anlatılmaktadır. Ah şu f tipi örgütlenenler...
kusura bakmayın ama ben sizin nankörlüğünüze sokıyım.cahilliğinize bakmadan yaptığınız eleştirilere sokıyım.gidin iki gram tarih okuyun.kemalist zırvalarıyla abuk subuk konuşmayın.araştırın bakıyım bandırma vapuru nasıl kalkabilmiş.edit : eksileyin eksileyin.atatürkü .ötünüzden anlamışsınız kemalistiz diye dolaşıyosunuz ortalıkta.
malesef vahdettin efendi nimet nevzad hanım'dan çocuk yapamamıştır. e haliyle o yapamayınca da nimet nevzad hanım başka biriyle evlenmiş, ikinci eşinden ikiz çocuk dünyaya getirmiştir.
emine Nazik-Edâ Baş Kadın Efendi, Seniye Inşirah Hanımefendi, Şadiye Müveddet Kadınefendi, ve Nevvare Başhanımefendi'den sonra 5.eşi Nimet Nevzad Hanımefendi ile nikahlanan sözde halifedir.
kuvayi milliye vatanın kurtuluşu için kanını dökerken, o vatanseverlerin idam fermanlarını imzalamaktan fırsat buldukça zevkü sefa içinde yaşadığı saraylarında beş karısıyla, herhalde, ayrı ayrı ilgilenmiş. sonra, o idam fermanları yazdırdığı kuvayi milliye zafer kazanınca, ihanetinin cezasını göreceği korkusu, onu ingiliz zırhlısına binerek kapağı yurtdışına atmaya sevketmiş.
aradan uzun yıllar geçmiş, kinden gözü dönmüş vicdanı kara dahili bedhahlar zatı şahanelerini birden " mustafa kemal'i samsuna'a gönderen, mazlum, yoksul ölen padişah" ilan edivermişler. bir ahmaklar takımı da bu acındırma ve saptırmaca masallarına inanmış. haine hain demeyi öğrenmek gerekir.
kurtuluş savaşı'ndan sonra, halk açlıktan inim inim inlerken, büyük çiftiklerde, havuzlarda, balolarda israfın dibine vuranların yanında masum kalmaktadır.
aynı zamanda atatürk'ü kurtuluş savaşını başlatması için görevlendirmesini de bilmiştir.
sizin gibi yürürken sakız çiğneyemeyenlerden değilmiş demek ki.
17 yaşındaki kıza çocuk derken bile batı kriterlerine göre düşündüğünü gösterenlerin zırvasıdır. Senin beynin yok mu kardeş? Neden onların beyniyle düşünüyorsun?
halk açken düğün gibi bir defa değil onlarca kez padişah ihtişamından bile daha muhteşem balolar veren, çiftliklerinde, havuzlu villalarında, savarona'larda keyif çatanların yanında hiç bir şeydir.
sadece şunu düşünüp de yargılamamanız gereken adamdır.
hayatının son günlerine gelmiş ve yapabileceği tek iş olan padişahlık koltuğunda. mesela kendi adıma söyliyim, türkiye'de tek fabrika var ve ben o fabrikanın genel müdürüyüm. fabrikayı biri alıyor, fakat hala içerde sendika direniyor. yavaştan kıyımlarla o fabrikayı bu yeni sermaye sahibi ele geçiriyor. en sonunda öyle bir noktaya geliniyor ki, giden gidiyor ama bana gene genel müdürlük veriliyor. kısacası yeni sermaye sahibinin kuklası halindeyim. sikimde olur mu olmaz.
ama sanırım bir halife, bir padişah da benim kadar kalitesiz, basit bir insan olamaz. biraz soylu daha önceden görmüş geçirmiş olmalıdır. bu sebeple de gerekirse koltuğunu bırakıp sendikanın yanında yerini almasını bilip, işsiz veya hayatını kaybetmeyi göze almak durumundadır. haa beni siktir edin. para ve sermaye için adamın götü sikerim...
halkı açlıktan, hastalıktan kırılırken, bir lokma ekmek bulmazken, götünü kapatacak donu bile yokken, cumhuriyet baloları düzenleyen, Yurt dışından şapka ithal edip çağdaşlaşan (!) zihniyetle kardeştir.