(bkz: filistin e yardım edip doğu türkistan ı görmemek)
aslında kernel'in açtığı başlıkları okuyup çoğu zaman yaptığı ince ayarlarla birlikte, yazılarına, birçoğu cinsel içerikli fakat bir o kadar da edebi eser olması hasebiyle güler geçerdim. ama bu seferki farklı, ilk kez ciddi yazdığını düşündüğüm için bir kernel başlığına yazıyorum.
konunun meramlarımdan birine denk düşmesi dolayısıyla fkö ve fhkc ile söze başlayalım. evet fhkc sovyet rusya döneminde filistin kurtuluş örgütü'nün içinde kurulmuş, sonradan bir fraksiyon olarak ayrılmış, el-muhaberat tarafından pkk'lı teöristlerin yetişmesinde son derece etkin bir rol oynamıştır. marksist-leninist fkö ile yaşadığı uyuşmazlıklar sonucu stalinist ve maocu anlayışa bürünerek pkk'nın düşük yoğunluklu mücadele sürecine başlangıcı olan şemdinli ve eruh baskılarının gerek lojistik gerekse askeri desteğini vermişlerdir.
bu kadarı yeter mi? elbette hayır.
osmanlı'nın kanla kazandığı toprakları emperyalist ingiltere'ye altın karşılığı satan bir filistin halkından bahsediyoruz. tabi ki o dönemin insanlarının yaptığı vatan hainliği, torunları olarak bugünkülere atfedilemez; ama ortada ülkelerin birbirlerini geçmişleri ölçütünde yargılama gibi bir görüş hakim. bugün bizim de hala osmanlı'nın torunu olarak görüldüğümüz yerler var.
filistin'e yardım gemisi mi? kaç kişi acaba o insanlara samimi duygulala yardım gittiğini düşünüyor acaba. eğer siyonizme karşı anti-siyonizm hareketi ve bu hareketi türkiye'de sahiplenmiş bir parti ve görüş olmasaydı bugün filistin'e gemilerle yardım kolileri gider miydi? geçiniz dostlar. hepsi komuoyunu kanalize amaçlı.
bu arada bu bahsettiğim anti-siyonist görüş pek gariptir ki ikktidara gelir gelmez israil ile savunma sanayi işbirliği anlaşması imzalamış, gömlek değiştiren uzantısı da bop eşbaşkanı seçilmiştir.
sonuç olarak, bırakın türkiye'deki, türkistan'daki yoksulluğu, afrika'da milyonlarca insan açlıktan susuzluktan ölüyorken birileri ille de filistin diye çığırtkanlık yapıyorsa orada samimiyetsizlik aranır. ve bu samimiyetsizliğe de türkiye şartlarında parlamenter demokrasi'nin getirdikleri derim ben.
senin açlığın ekmekle, aşla geçmez. şükür ki bu millette öyle bir açlık yok. yardıma muhtaç birileri varsa dünyanın neresinde olursa olsun yardım edecek bir merhamete, bir enginliğe sahiptir.
çok güzel bunu tespit edebilmiş arkadaş çevresine ülkesine, ufku daha geniş yalnızca kendi ülkesine değil tüm insanlığa yardım etmek isteyenler filistine de yardım eder. Yalnız burda dikkat edilesi bir nokta var bu yalnızca ülkeler arası yardım değil siyasettir.
Bugün dünya ülkelerine baktığımızda sömürülmeyen, işgal edilmeyen, savaşın olmadığı çok nadir islam ülkesi var (Afganistan, ABD'nin işgali altında.Irak, ABD'nin işgali altında.Çeçenisten, Rusya'nin işgali altında.Azarbeycan, Ermeniler'in işgali altında.Doğu Türkistan, Çin'in işgali altında.Keşmir, Hindistan'ın işgali altında.Filistin, Yahudiler'in işgali altında.Bosna, Sırbistan'ın işgali altında.Sancak, Sırbistan'ın işgali altında.Makedonya, Sırbistan'ın işgali altında.Kosova, Sırbistan'ın işgali altında.Kıbrıs, Rumlar'ın işgali altında.....)
sırada da biraz daha dişlileri var lübnan, iran, türkiye gibi.dolayısıyla "bize dokunmayan yılan bin yaşasın" demek,"ateş düştüğü yeri yakar" bize ne demek, önce ülkendeki aç fakiri gör demek at gözlüğü takmaktır, muhtemelen sıranın bize de geleceği bu haksız sömürü zincirine dur demek, tüm dünyanın ilgisini bu noktaya çekmek gelecekte olması muhtemel planlarını bir anlamda sekteye uğratmak demektir. olaya tam olarak ne politik ne de mantıksal bakılmalıdır çünkü hesapta olmayan bir de vicdan vardır.
sanki sabahtan akşama kadar ülkesindeki yoksullar için proje üretiyor, yardım topluyor da başka ülkeye giden yardıma itiraz ediyor. itiraf et, hayatında hiç bağış yaptın mı?