(bkz: harvey milk)in hayatından esinlenilmiş, başrolünde (bkz: sean penn)in olduğu yabancı film.
şimdiye kadar neden izlemedim bilmiyorum, belki de homoseksüel kişilere karşı duruşum nedeniyledir. emin değilim. ama rastgele izlediğim ve Sean Penn'e bir kere daha hayranlık duymama neden olmuş olan film oldu.
homoseksüel kişilere ABD tarafından yapılan son derece baskıcı tutum ve ona karşı çıkan; üstelik de bunu 40lı yaşların ortasında yapan bir adamın hikayesi. çok etkileyici idi. mutlaka izlenmesi gereken filmlerden biri.
harvey'in ilk toplum içindeki anonsunda şu sözleri sarf etmesiyle bir daha bir daha beğendiğim filmdir.
"Let's let our tax money go to our protection, not our persecution. worry about gun control, not marijuana control."
çeviri: vergilerimizin bizi korumak için harcanmasını sağlayalım, bize zulüm edilmesi için değil. silahların denetlenmesi konusunda kaygı duyalım, marijuananın değil.
sean penn in özellikle doğumgünü sırasındaki herkesin o malum doğum günü şarkısını söylerken "thank you,thank you" derkenki hal ve tavırları rolüne ne kadar iyi hazırlandığının ve ödüllleri ne kadar hakkettiğinin göstergesidir.
eşcinsellerin siyasi ve toplumsal mücadelesini anlatan, özelde eşcinsellerin genelde ise tüm azınlıkların önemini vurgulayan bir film. yaşanmış bir hikaye. homofobik değilim tabi verilen mesajlar çok iyi ama itiraf etmeliyim ki çok çok sıkıldım. (sean penn sevgilisi rolündeki scott smith ne yakışıklıydı öle anam)
en beğendiğim garbage şarkılarından biridir. böyle kapalı havada kulaklıklarla sesi çok açık olmadan dinlenesidir. hatunun sesi zaten düşüncelere itici. bi dolores bi bu zaten. çok abartmayayım dolores başka.
en iyi erkek oyuncu ve en özgün senaryo dalında 2 adet oscar ödülü almış film. Konusu eşcinsel devrim ve hükümetin eşcinsellere karşı uyguladığı haksız ve adaletsiz politikalar. inandıktan sonra birçok şeyin üstesinden gelinip, biz mi kurtaracağız bu ülkeyi demek yerine inancımız doğrultusunda harekete geçmemizi öğütleyen film.
Bazı bazı sıksa da akıcılığı ve sürükleyiciliği olmasa da konusu için izlenesi film.
1978'de öldürülen amerika'nın ilk gay hakları savunucusu, politikacı harvey milk'in hayatını konu alan bir yapımdır ve izlenmesi tavsiye edilir.
eşcinsel hareket başarılı bir şekilde anlatılmış olan filmde james franco da bir harikadır. james franco filmde scott smith'i canlandırırken, harvey milk'i sean penn canlandırmıştır.
sean penn'in her zamanki gibi olağanüstü oyunculuk gösterdiği ve amerika da yaşanmış olan harvey milk'in öncülüğünü ettiği gay hareketinin anlatıldığı film.
hayatınızda izleyebileceğiniz en ama en güzel filmlerden birisidir herhalde. sean penn, evet, bu filmdeki rolüyle ona aşık olabilirsiniz. eşcinselliğe çok dar açılardan bakan birisi bile izlese eminim fikirlerinde az da olsa bir şeyler değiştirir bu film. herkes izlemeli, izletmeli.
şu aralar sean penn'e ve emile hirsch'e takmam nedeniyle izlediğim filmdir. sean penn, i am sam filmiyle gönüllerimizi fethetmiş, gözyaşı bırakmamıştır zamanında. ve emile hirsch'i övemeden geçiremeyeciğim; yine döktürmüş çocuk. vallahi birgün gidip boynuna sarılacağım.
kesinlikle ve kesinlikle izleyin. amerika'nın gerçek yüzünü yansıtıyor film bir nevi. adamlar geçmişlerini çok çabuk unutuyor. izlenmeli ve gerçek görülmelidir diye düşünüyorum.
ve yine into the wild'daki gibi düğümleniyor birşeyler.