müzik feci şekilde afrikadan çıkma gibidir. ateş dansı ayini sırasında söylendiğini iddaa etsem pek kimse kolay kolay aksini iddaa edemeyecek gibi.
sözleri :
Salty leave
Salty Delete
tell me the one about the friend you knew
and the last good night that we toasted too.
salty leave
stay for me
stay for me
We drank wine in the matinee
and the spotlight showed what it chased away
Stay for me
She saw my combover, her hourglass body
she had problems with drinking milk
and being school tardy
She'll loan you her toothbrush
she'll bartend your party
Kill me
kill me
called and i called, but I can't get through,
said he's on his own, but his own is you
gus van sant'ın çektiğini öğretndikten sonra sean penn bile kurtaramaz deyip izlmekten vazgeçtiğim film. zira elephant, paranoid park ve last days gibi facialardan sonra cesaret etmem mümkün değil.
izlerken, Sean Penn'in insan olmadığını düşüneceğiniz ve eskiden insan haklarının da aslında olmadığını farkedeceğiniz muazzam bir yapıt. Film, eşcinsellerin haklarını savunmalarıyla başlıyor ve siyasi olarak bazı ilerlemeleri gösteriyor. Nasıl ezildiklerini ve ne gibi sapkın düşüncelerle toplumun dışına itilmek istediklerini anlatıyor. Ama böyle bir oyunculuk olamaz. Yönetmen konusunda benim de endişelerim vardı baştan. Sonunda anladım ki, kim yönetirse yönetsin sean penn doruğa çıkıyor. Bir eşcinseli nasıl bu kadar küçük hareketlerle oynayabilmiş. Öyle ki, abartı bir tek mimik olmadan o yerinde feminenliği nasıl verebilmiş. Gerçekten izlenmesi gereken bir film ve izlenmesi gereken bir oyunculuk. Bu arada filmin sonunda gerçek kişileri gösteriyorlar. Tamamen aynılarını nasıl bulmuşlar diyor insan efendim..
shirley mansonin harika sesini ve o sesin etkisini muhtesem sozlerle birlestirip onumuze sunan, nakarati agza dolanan *, biraz depresif ama saatlerce tekrar tekrar dinlenesi bir garbage parcasi.
sağlam film. sean pennin heycanlanırken bile ne kadar mükemmel oynadığını görünce de şaşırtan film. son 30 saniyesiyle de ne kasmışlar diye düşündüren film. gerçek hikaye, güzel film.
şu aralar sean penn'e ve emile hirsch'e takmam nedeniyle izlediğim filmdir. sean penn, i am sam filmiyle gönüllerimizi fethetmiş, gözyaşı bırakmamıştır zamanında. ve emile hirsch'i övemeden geçiremeyeciğim; yine döktürmüş çocuk. vallahi birgün gidip boynuna sarılacağım.
kesinlikle ve kesinlikle izleyin. amerika'nın gerçek yüzünü yansıtıyor film bir nevi. adamlar geçmişlerini çok çabuk unutuyor. izlenmeli ve gerçek görülmelidir diye düşünüyorum.
ve yine into the wild'daki gibi düğümleniyor birşeyler.
hayatınızda izleyebileceğiniz en ama en güzel filmlerden birisidir herhalde. sean penn, evet, bu filmdeki rolüyle ona aşık olabilirsiniz. eşcinselliğe çok dar açılardan bakan birisi bile izlese eminim fikirlerinde az da olsa bir şeyler değiştirir bu film. herkes izlemeli, izletmeli.
sean penn'in her zamanki gibi olağanüstü oyunculuk gösterdiği ve amerika da yaşanmış olan harvey milk'in öncülüğünü ettiği gay hareketinin anlatıldığı film.
1978'de öldürülen amerika'nın ilk gay hakları savunucusu, politikacı harvey milk'in hayatını konu alan bir yapımdır ve izlenmesi tavsiye edilir.
eşcinsel hareket başarılı bir şekilde anlatılmış olan filmde james franco da bir harikadır. james franco filmde scott smith'i canlandırırken, harvey milk'i sean penn canlandırmıştır.
en iyi erkek oyuncu ve en özgün senaryo dalında 2 adet oscar ödülü almış film. Konusu eşcinsel devrim ve hükümetin eşcinsellere karşı uyguladığı haksız ve adaletsiz politikalar. inandıktan sonra birçok şeyin üstesinden gelinip, biz mi kurtaracağız bu ülkeyi demek yerine inancımız doğrultusunda harekete geçmemizi öğütleyen film.
Bazı bazı sıksa da akıcılığı ve sürükleyiciliği olmasa da konusu için izlenesi film.
en beğendiğim garbage şarkılarından biridir. böyle kapalı havada kulaklıklarla sesi çok açık olmadan dinlenesidir. hatunun sesi zaten düşüncelere itici. bi dolores bi bu zaten. çok abartmayayım dolores başka.