Kitabın yarısında aklıma bir şey geldi; biz niye elalemin özelini okuyoruz lan?
Hem zaten mektuplar kitap haline gelip yayınlanırken milena'ya sorulmamış bile. Kafka 'nın zırtapoz arkadaşının başının altından çıkmış. Milena'nın kızı duruma tepki gösterse de, iş işten geçmiş, çoktan matbaaya verilmiş.
Ayrıca bi milena olamadık be.
Edit: yarısına bile gelmeden sıkılıp bırakmıştım. Devam etmek için gayret ettim ama yok yapamadım. Mektupların tek taraflı olması da bir diğer etken.
bence yazarlar sevdiklerine bir şey yazmamalı. yazsa da kimse görmesin, bilmesin yıllar sonra da açığa çıkmasın. şimdi bunu gören kızlar ay ne aşkkk diye kendinden geçiyolar. mecburen seviye yükseliyor. bizim erkeklerde hemen hemen seviye yükseltiyo yaz allah yaz. sonra o göt tavan yapan kıza yaklaş yaklaşabilirsen.
e biz yazamıyoz nolcak şimdi. şimdi nasıl bi kafka olayım nasıl nazım olayım. nazım demişken o nedir aga ya adam bi aşık oldu herkesin dilinde piraye oldu. şarkılar şiirler methiyeler düzüldü kadına ama nazım onu da aldattı . sonuca bak sen. uğrunda şiirler yazdığın kadını aldat.
ben yeni nesilden umutluyum kimse kadına madına şiir miir, mektup felan yazmıyor ve kadına değer veren de yok .
yazarkenedit: ben de yazdım şimdi 1 şiir allah kahretmesin asdfasd ama o kitabı okumam.
yarısına kadar güzel gitti ancak sonrası sıkmaya başlıyor. başladığım işi bitirmek gibi bir prensibim olduğu için, kitabın kalan kısmını istemeyerek okudum/okuyorum/az kaldı bitiyor.
franz kafkanın milena ya attığı tek taraflı mektuplardan oluşan kitap. kitapta sadece kafka nın mektupları yer alıyor. kitabın sonlarında milena nın kafkanın kankası max brood ile mektuplaşmaları da bulunmakta.
kitap genel olarak sıkıcı, akıp giden tarzda bir kitap değil. kafka yı seven biri olarak onu tanıma imkanını sağlayan kitaptır. fakat kitapta aşırı güzel sözlerde bulunuyor. zaten kafka sıradışı bir insan.
“mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? neden değilim?”
''palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? içinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. sen de anlamazsın ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?
“milena, sen başkaydın. hasta bir adamı sevecek kadar hastaydın!”