Bakunin cevresindeki dunyanin celiskin dogasi yuzunden yenik dusmus paradoksal bir dusunurdur.hayati da celiskilerle doluydu.O bir "bilimsel" anarsist.marx in iktisadi maddeciligini ve feuerbach in ateizmini,sadece bilimin hakimeyine saldirmak ve icgudulerin bilgeligini kutsamak icin benimsedi.Akli insanin ilerlemesinin anahtari olarak gordu ve gene de bir kendiligindenlik kultu gelistirdi ve iradeyi yuceltti.
Bakunin hangi isim ya da biçim altında olursa olsun, Tanrı da dahil olmak üzere tüm dış otorite sistemlerini reddediyordu. Tanrı ve Devlet (ölümünden sonra 1882 yılında basıldı) adlı eserinde şöyle yazıyordu:
'insanın özgüleşmesi yalnızca buna bağlıdır, çünkü o doğanın yasalarına itaat eder; onlar insana dışarıdan insani ya da ilahi, kolektif ya da bireysel her ne olursa olsun herhangi bir yabancı irade tarafından empoze edildiği için değil, kendisi onları böyle kavradığı için.'
Böylece doğa kanunlarının farkına her insan kendisi varır. Bakunin'in akıl yürütmesi sonunda bu kanunların kendi doğasının kanunları olduğu için, bireyin bunlara uymaktan başka çaresinin olmadığı ve bu nedenle politik organizasyonların, yönetimlerin ve yasaların derhal yok olacağı düşüncesine varır.
Bakunin aynı şekilde herhangi bir imtiyazlı konumu ya da sınıfı reddetmiştir. Çünkü 'bu ayrıcalığın acayipliğidir ve her ayrıcalıklı konum insanın kalbini ve zihnini öldürür. Ayrıcalıklı insan, politik ya da ekonomik fark etmez, zihnen ve kalben bozulmuş insandır.'
Bakunin'in devrimci programını gerçekleştirme yöntemleri de onun prensiplerinden daha az anlamlı değildir. Bakunin'in tanımladığı gibi, bir devrimci özel bir ilgi ya da duyguya izin vermeyen, din, vatanseverlik ya da ahlak konusunda, onu kelimenin her anlamıyla varolan toplumu altüst etme görevinden saptıracak hiçbir şüphe taşımayan, sadık bir insan olmalıdır.
Mikhail Bakunin ve Karl Marx arasındaki anlaşmazlık anarşizm ve Marksizm arasındaki farklılığa ışık tutar: Anarşistler ve Marksistler aynı ortak hedefi (sosyal sınıfların ve devletin olmadığı özgür, eşit bir toplumun yaratılması) paylaşmakla birlikte, bu hedefe nasıl ulaşılacağı konusunda büyük anlaşmazlıklar yaşarlar. Anarşistler sınıfsız, devletsiz topluma devlet aygıtı yoluyla değil emekçilerin özyönetim organları aracılığıyla ve proleterya diktatörlüğü gibi bir geçiş aşaması olmadan geçilmesi gerekliliğine inanırlar. Anarşistlere göre iktidar yozlaştırır. Marksistler böyle bir şeyin imkansız olduğuna ve anarşistlerin çok idealist olduğuna inanırlar. Devlet aygıtını yok etmeyi değil ele geçirmeyi amaçlarlar. Marksistler sınıfsız ve devletsiz topluma, devlet aygıtının ve planlı ekonominin olduğu sosyalizm adı verilen kademeli bir geçiş ön görürler...
Şöyle ki efendim. Bakunin'i ideolojik olarak, yani bir anarşist olarak, şahsen eleştiririm. Ancak lost dizisindeki bakunin ise, tam bir iktidar köpeğidir.
Bu haliyle, lost'taki karakter(cik), tarihteki bakuni'nin köpeği bile olamaz. gerçek bakunin çağırsa, lost'takini dövmeye gidiyoruz,diye, "iki elim kanda olsa giderim."
"En başta, ilâhiyatın ilâhî zorbalığına, Tanrı'nın hayaline başkaldırmak gerekir. Gökyüzünde bir efendimiz bulunduğu sürece yeryüzünde kölelikten kurtulamayız." sözüyle devrimin bireysel başlangıcına dikkat çekerek,dünyanın şu anda içinde bulunduğu durumu da özetlemiştir. kölelikten kurtuluşun kaynağına dair çok sansasyonel ve hedefi tam onikiden vuran bir sözdür.
mikhail bakunin dizideki değil gerçekten yaşamış olan mikhail bakunin bir efsanedir. Hayatını dolu dolu yaşamıştır. o kadar anarşisttir ki sibiryaya sürüldüğünde , dişleri açlıktan döküldüğünde bile enerjisinden hiçbirşey kaybetmemiş ideasını delice manyakça savunmuştur. Anarşist olmasanız bile bu insanı takdir eder hayranlık duyarsınız.
önceleri anarşizmin babası olarak gösterilen bakunin o zamanlar çıkan bir dergiye "anarşizmin gerçek babası proudhon'dur" diyerek proudhon'a hayranlığını dile getirmiştir..
Bakunin anarşizmin en büyük teorisyenidir.Fakat gerek marx gerek engels tarafından teorisi kevgire çevrilmiş ve yok edilmiştir.Maalesef kendisi çardan af dilemiş ve idamdan dönerek enternasyonalin gözünden düşmüş daha sonra ise paris komününün başarısızlığa uğramasının nedenlerinden biri olunca hiç esamesi okunmaz olmuştur. Engels ve marx'ın aksine kendini düzene maalesef vermek zorunda kalmıştır. Tek affedilecek yanı tam öldürülmek üzereyken olan insani duygularıdır.çünkü her insan böyle bir kaypaklığı yapabilir ama tarih teslim olmayan devrimcilerle doludur. O yüzden marx'la yada engels'le karşılaştırlamaz bile.
anarşizmin temellerini atmış olan felsefecesi.
max la ateşli tartışmalar girmiştir.max'ın "devrimi işçi sınıfı yapacak" söylemine "hayır lümpen kesim(ülkemizin emoları gibim) yapacak" diyerek bu konuya bambaşka bir boyut kazandırmış şahıs.