Keşke karısının yerinde olabilseydim dediğim olağanüstü sesli mükemmel insan. Brutal'i olsun clean'ı olsun herşeyi çok güzel. Özellikle harvest şarkısını ninni gibi söylemiş ne kadar dinlesemde yine bıkmıyorum arkadaş.
giyime kuşama para vermiyorum hala daha derdim yeni albümlerini beklediğim grupların cdlerini almak diyen yakın dönem müzik dehası. her fırsatta dostu *** 'dan etkilendiğini belirten opeth lideri insanların gençlikteki ivmeyle yakaladığı tutkuyu yıllar boyu kovalamasının büyüsünden dem vuruyor fazlaca. onun için 70'ler ve progressive tutkusu da böyle bir şey. yıllar sonra da bırakılmıyor. camel ve özellikle thin lizzy...
bence dünya üzerindeki en iyi brutal vokale sahip insandır. katıksız bir dahi değil belki ama yine de en beğendiğim müzisyenlerden biridir. beslendiği/ilham aldığı sanatçı/grup çok fazla olduğundan ve özellikle 80'ler hastası bi insan olduğundan bu kadar başarılıdır. her kesime hitap edebilen şarkıları vardır.
bir ağlatır, bir coşturur öyle de tuhaf bir insandır. kendisiyle ilgili küçük bir anekdot da; memleketi isveç' te müzisyen olarak değil, ozan olarak anılır. (yazdığı o mükemmel şarkı sözlerinden olsa gerek)
brutal ve clean vokal ile beni benden almış, özellikle "in my time of need" şarkısındaki o sesi ile ve diğer şarkılarıyla insanın dünya ile olan bağlantısını koparmayı başarmış insandır.*
bu adam öyle bir adam ki her türlü müzik türünden kendine bir şeyler çıkartabileceğini bildiği için yeri geldi mi taksim trio, hüsnü şenlendirici, ibrahim tatlıses bile dinliyor. varın tezatlığı siz düşünün; demeyeceğim, yazacağım, okuyunuz.
buradaki bile sözcüğü az önce saydığım müzisyenleri küçümsemek adına söylenmedi tahmin edeceğiniz gibi. onlar da müzik yapıyor bu adam da. ve bana soracak olursanız kendi dallarında hakkını vererek yapıyorlar. (yukarıda saydığım isimlerin yeteneklerini gözardı edemeyiz.) ortak nokta bunun dili. notalar ve duygu. mikael bu ikisini de doğru oranda aldığı vakit opethin bazı şarkılarında dediğimiz, "anam bildiğin türk melodisi lan bu!!!11" tepkisine sebebiyet veriyor. adam tarza bakıyor ve müzikteki duyguyu yakalıyor. bunu alıyor ve kendi tarzına monte ediyor. kaldı ki belli bir opeth tarzından bahsedemeyeceğimize göre burada ambiyane tabirle iş ya boka sarıyor -ki opethin bütün şarkıları istisnasız güzel- ya da insan beyninin yapabileceği en güzel eserler ortaya çıkıyor.
ya da ne biliyim camel olsun, pink floyd olsun bu tarz gruplardan alıyor, seçiyor, kendine başka bir tarz bırakıyor. o dönemlerde müziği insan ruhuna daha iyi hitap edebilmek için daha farklı ve yaratıcı nasıl icra edebilirizin derdine düşen ve bunu efsanevi biçimde yapan 70'lerin grupları, opethe ve onun beynine -yani mikael akerfeldte- ilham kaynağı oluyor. ne biliyim ritchie blackmore olsun, jimi hendrix olsun, jim morrison olsun bence bütün bu adamlar mikaelin ciddi biçimde süzgecinden geçmiş adamlar. yoksa opethin yaptıkları, konuştukları, sözleri, soundu filan başka türlü şeylerle açıklanamaz. bu adam öyle bir deha ki metal müzik yapmıyor sadece. allah vergisi bir vokal ve müzik yapabilme yeteneği var ve bu adam bunu kullanıyor.
ve ayrıca belirtmek isterim ki ben onun yukarda belirttiğim bu yeteneğini sonuna kadar kullandığına inanmıyorum. o daha da olgunlaştığında işler iyice karışacak. yetenek katlanarak büyüyecek. opethin adını ileride daha çok duyacağız ve bu grup dünya üzerinde gelmiş geçmiş en büyük gruplardan biri olarak anılacak yıllar geçtikçe.
bir şekilde orhan gencebay şarkılarını dinlemesi gereken zat; ibo şarkılarını dinleyip etkilenmişse müzikalite ve enstrüman kullanımı açısından orhan baba ile nirvana* yı yakalayacağını düşünüyorum.
müzikal dehadır. müziğin ve metalin bazen her zaman mükemmel tuşe ile teknik şeyler yapmak olmadığını da gösteren adamdır. artı gerçekten kadife sesli bir müzisyendir. gerçekten basit kalıpları birleştirerek aslında çok atonal ve beklenmedik müzikal yapılar ortaya koyan yaratıcı bir bireydir.
ek olarak, o kadife sesinin efektli olduğunu idda eden arkadaşlara ziyon tane elinde efekt olduğunda bile bi bok beceremeyen adamlarla dolu zilyon tane grup sayabilirim.
ayrıca efekt kullansa ne olur mikael? şu dinlediğimiz tüm albümlerde ve konserlerde davullarda trigger, gitarlarda preamplar, vokallerde reverbler var. bütün o şeylere hasta oluyoruz da niye mikael'e bok atıyoruz? değil mi ama? mikrofonun gitarların direk kula amfilere bağlı olduğu davulun mikrofonlanmadan direk olarak doğal sesinin seyircinin kulak seçiciliğine bırakılan konserler 1950'lerde kaldı ki buna hasretmiş gibi davranmak için kafadan 60 yaşında olmak lazım.
Akustik gitar çalma konusunda aşmış birisi. farkettiniz mi bilmem çalması gayet basit elektro riffleri olduğu halde bile yaratıcı bir şekilde yaparak müzik anlayışının ne kadar gelişmiş olduğunu anlayabildiğimiz opeth vokali. Brütal, clean, scream konusunda profesyoneldir hatta o kadar dinlendirici sesi olduğu halde bu brütali nasıl yapıyor diye sorular soruyorum kendi kendime... Bloodbath ikinci yan projesidir hatta 2008'de ep çıkarttılar oldukça yarıcı bir albüm olacak mart ayında çıkacak diye duydum albümü...ve katatonia'da da uğraşmışlığı vardır. Katatonia demişken brave murder day albümdeki endtime'da brütal vokal olayını tamamiyle aşmıştır. *
abim gibi seviyorum lan bu herifi. onun cok da sikinde olmadığı aşikar ancak boyledir. alsam soyle karsıma iki duble rakı atsak, dertleşsek karsılıklı sarkı soylesek (ama brutal yok rakının bir ağırlığı vardır adamın aklını alırlar valla) güzel olur. türkiye'ye geldiğinde çiçek pasajına götürcem.
kendisine myspace vasıtasıyla attığım mesaja; 2008 sonlarında gelcez lan, album de süper gidiyor, öptüm koçum samimiyetinde karşılık veren, abim gibi sevdiğim, küçük emrah'a benzeyebilen süper insan, garip insan.