Ben de Zeki Müren'den dinlenmesi taraftarıyım. Zeki Müren çok içten, çok hissederek söylemiş. Özellikle "ellerin ismini ezberledin de bir benim ismimi öğrenemedin" bölümünde resmen dokunduruyor. Ayrıca böyle bir isyanı, yakarışı bir erkeğin yapmış olduğunu düşünmek daha mantıklı geliyor. içten içe bir sertlik barındırıyor çünkü. Bu arada Avni Anıl gerçekten çok güzel bestelemiş ama Turgut Yarkent de bir o kadar güzel güfteye imza atmış.
aç camı haykır: ben sana sevmeyi öğretemedim. gerçekten öğretmeye çalışmış olmasan da, yaptıklarınla alakasız da olsa bu güzel söz haykırılmayı hakediyor.
bu güzel sözü içeren, zeki müren tarafından söylenme şerefine erişmiş bu eser, dinlenmeyi hakediyor.
zeki müren'in sesinden dinlenesi, melodisi sakin, huzur veren ancak sözleri insanın içine dokunan, çaresizliği özetleyen nihavend makamındaki türk sanat müziği klasiği.
emel sayın'dan bayık bayık değil de zeki müren'den dinlenilince vurur adama. küsüş sarkısıdır; olgun, alttan alttan, büyüklük bende kalsın edasında bir küsüş. sonunda hicranı öğrettin bana ben sana bi s.... öğretemedım.
zeki müren'in 1981-1982 yılbaşı programında trt'de icra ederek dinleyiciye ulaştırdığı, eskimeyen dost albümünün 8. sırasında yer alan vals ritmindeki nihavent şarkı.
"ellerin ismini ezberledin de
bir benim adımı öğretemedim."
kontörün pahalı, sms paketlerinin pek bulunmadığı, arkadaşların/dostların birbirine çağrı atarak "aklımdasın" dediği yıllardı. Yani çok eski yıllar değil ama çok özel çok güzel yıllardı. işte o zaman gönlü tertemiz sevgisi bambaşka biri vardı beni seven, bana değer veren ama karşılık göstermediğim, gösteremediğim.
Öyle severdim, sayardım ama sevgilim gibi hissedemedim o zamanlar. şimdi sorsan "çocukluk"muş benimki, hayatı bilememekmiş. anlamamışım, anlatamamışım. ben kendi kendime kıvranırken, esas onu kırmışım...
sonra bir gün, bir doğum günümde... artık "tak" dediğinde canına, bir hediye paketi geldi eve. açtım baktım içinde mp3 çalar (daha yeni çıkmış, çok havalı) "aaa harika bir hediye" diye sevinirken bana yazdığı notu gördüm. "esas hediyen bu değil, içindeki" yazan. merakla kulaklıkları takıp dinlemeye koyuldum... hayatımda kendimi tüm anlamları ile "kötü" hissettiğim bir o an vardır.
"sonunda hicranı öğrettin bana, ben sana sevmeyi öğretemedim"
Bir insan bir insana daha ne kadar büyük bir ders verir ki... keşke bir zaman makinesi olsa da o günlere dönüp kalbini bu kadar kırmasaydım... kahretsin!