fikir gazetesi falan değil, ferman gazetesidir. padişahtan gelir ve ona dönmek eğilimindedir. bütün bunlara rağmen, kapitalizmin tahakkümü padişahı alt etmiştir.. zorba, padişahıda faşisti de kullanır insan olana karşı. dünün kankalarıdır bunlar, maneviyat diye metafizik hayal ürünlerini, insanca yaşamın üstüne süren, idealizmin dibine vuran, kölelikten çıkar elde edenlerin, bugün artık hep ellerinden tuttukları, deneyin yok ettiği a priori yi tekrar ihya etmesi ve nihayet altında kalmasının sonucuna refleksle tepki vermesinin en somut göstergesidir "ambargo". ırak'ta bu küçük olayın aynı yaşanmıştır. orada bebeklere uygulandı bu ambargo, gıdayla, ilaçla yapıldı.. kapitalizmin tiyatrosu. kapitalizmin fikir hürriyeti, sanat hürriyeti, insan hürriyeti, "türkiye türklerindir" yazan hürriyeti de budur. laikliğe ve aydınlanmaya ve bu değerlerin anadolu dan çıkardığı beyinlere saldırırken yanlarında olan liboş takımı ayıp etmiş, hiç yakıştıramadık..
migros sonuçta bir markettir. basın özgürlüğünü (kaldı ki vakit gazetesinin basın özgürlüğü konusundan ne anladığı, amacının ne olduğu, bir gazete bile olup olmadığı tartışılabilir ama ayrı bir konu) savunmak gibi bir misyon yüklenmemiştir ki. türkiye'de yayınlanan her yayını bulundurması gereken bir kütüphane de değildir migros. ticari bir markettir. kişiye aittir devlete ait değildir. istediğini satar istediğini satmaz. illa da okumak isteyen gazete bayisinden alabilir. satmama gerekçesine gelince, ilk değildir. koç bunu benzer biçimlerde hep yapıyor. fenerbahçe aleyhine yayın yağıyor diye stara baskı yapan da, habertürk te yayını durduran da koçlardır. o zaman niye basın özgürlüğü vs diye ses çıkarılmadı.
"gücü yok mu yapar, eder" ci zihniyet amerika'nın oraya buraya saldırmasına ise eleştiri getirebilir. herkes getirebilir. fakat bi halt edemeden, oturur evinizde tatlı tatlı izlersiniz dünyayı, yine o gücün önünüze koyduğu ekrandan.
dolayısı ile, sermayenin, düşünceyi sansürlemesini eleştirebiliriz. fakat, ancak burdan, bi halt edemeden izleriz.
yine isimler, şirketlere takılıp kaldık. bir olayın kokusu çıkmaması adına yapılan "gücün kötüye kullanımı" aklanır hale geldi. burada "gücü yok mu yapar, eder" ci zihniyet amerika'nın oraya buraya saldırmasına ise eleştiri getirebiliyor. buraya x şirketi y gazetesi kendisini eleştiriyor diye satmaktan vazgeçti yazsaydık daha anlamlı olabilirdi. ya da, kubbe-i saadet marketler zinciri resmi ideolojinin hastasıyız gazetesini fatura yolsuzluğundan dolayı artık satmıyor deseydik bakın siz o zaman burada olayı vakiti karalamaya dönüştürenlerin nasıl entryler döşeneceğini, nasıl turkuaz sermayeden bahsedeceğini, nasıl rejimin elden gittiğini...
ancak hayır, anlamış bulunuyoruz ki bu ülkede yolsuzluk da olacak, her türlü yanlış da göz ardı edilecek, çünkü bu ülkede yapılanlar değil, yaptığı düşünülenler var.
ayrıca kapitalizm'le komunizmin karıştırıldığı konudur. sonuna kadar kapitalizme hizmet eden bir şirketi, özgürlük, eşitlik diye yargılayacaksın. bak sen.
fakat; marka bağımlısı ülkeler sıralamasında, bizi ilk 5'e sokan gençlerimiz, işine gelince kapitalizmden fikir örgürlüğü istemektedir. fakat olmuyor öyle işte.
her ne olursa olsun, hala meşruiyet taşıyan bir gazetenin satışını, sırf aleyhine iki satır haber yapıldı diye, kendi grubunda ait marketlerde yasaklamak, tek kelimeyle koç grubunun acizliğidir, koç grubunun basiretsizliğidir...
madem vakit gazetesi kötü gazeteydi, madem sizin marketlerinizde satılmayı haketmeyen bir kağıt parçasıydı, madem toplumu zıt kutuplara çeken bir gazeteydi, sormazlar mı adama, "ey koç grubu! bu güne kadar nerdeydin" diye...
madem yasaklayacaktın, neden danıştaya düzenlenen, şerefsizce saldırının ertesinde yasaklamadın, neden bazı devlet görevlilerini açık seçik manşetten hedef gösterdiği zaman yasaklamadın, bugüne kadar neredeydin, madem elinde öyle sihirli bir asa vardı, madem bu gazeteyi böyle yola getirebileceğini düşünüyordun, bugüne kadar neredeydin... neden şimdi yasaklayıp gazeteye prim yaptırıyorsun, neden acaba?
serbest piyasa da olağan şeyler bunlar. adamın işine gelmemiştir, satmıyordur. aynı migros seks dergileri de satmıyor. niye o zaman yermedin? şimdi işine gelmeyen bir durum söz konusu değil mi? ucu sana dokundu?
bırakalım bu işleri!! migros'un yaptığı boykotu beğenmiyorsan, sende migros'a gitmezsin olur biter. niye burada ağlaklık yapılıyor? adam senin gazeteni satmıyorsa, sende alışverişi kes. yemedi değil mi? kampanyalar, ucuzluklar, kaçırma aman ha. neden çünkü sana faydalı indirimler var.. neden sermaye'ye karşı durmaya gücün yok..
bırak onlar birbirlerini yesinler. sende git gima'dan, reel'den al sütünü, yumurtanı, vakit'ini..
vakit' e istenen eleştiri bakınız verilerek vakit gazetesi başlığında yapılabilirken, ana konunun koç holding'in kendisi hakkında eleştiri yapan bir habere binaen bu haberin yayılmasını engellemek amacıyla yaptığı rekabete aykırı hareket olmasına rağmen ısrarla haberin kaynağına getirilen eleştirilerin burada yapılması tartışma kültüründen uzaklığın alametidir.
burada vakit gazetesi süper bir gazetedir, heryerde satılmalıdır konusu tartışılmıyor, neden-sonuç ilişkisini kuramayan zihniyetin anlayamadığı da budur an itibariyle.
bu ülkede serbest piyasa var ve isteyen istediğini satıp satmamakta özgürdür. lakin daha önceden satılan bir gazetenin sırf o grubun alehinde yayın yaptığı için yasaklanıyorsa nerede her daim dem vurdukları özgürlük(!) tüm basın hep birilerinin götünü yalayacaksa nerede bağımsız gazetecilik(!) ve bu ülkenin en önde gelen gruplarından birinin bu tavrı mahallede bir birine küsen çocuklarınkinden daha komiktir. sen bugun benim elimi sıkmadın artık bizim eve oyun oynamaya gelme gibi birşey...
dikkat edilmesi gereken, burada kusulan kinin karşıt görüşlere olmaması, asıl karşı görüşlere saygı göstermeyerek onları sebep gösteren, yaşamlarını kaybetmesine neden olan bir gazeteye olmasıdır.
sermayenin dolayısıyla da koç grubunun doğası gereği hiç te anormal olmayan durum. adam sermaye,istediğine ambargo koyar. ne isterse onu satar. kime ne?
yesinler birbirlerini..
dokunmayan yılanlar bin yaşasın..
olayı tartışmaktan çıkıp, vakite b.k atmaya dönen başlık. hayır vakiti sevdiğimden değil, ama bu iş için bu başlık gereksiz. olaya gelince, ne yapsaydı yani koç, madalya mı verseydi vakite? bu senin, benim evimize sevmediğimiz bir gazeteyi almamız gibi birşey... hiç şu porno dergi migrosta yok, yada bulvar gazetesi migrosa alınsın diye polemik çıktı mı? çıkmadı, çıkmazda, insiyatif kullanmış, zararlı olduğunu düşünmüş, almamış bu yayınları bu kurum, herkeste saygı duymuş. bu gazeteyide yanlı gördüğü ve kendisine zarar verdiğini düşündüğü için satmıyor veya yasaklıyor, gayet normal birşey. saygı duymaktan başka yapılabilecek birşey yok.
hangi vakit? yoksa bir zamanlar, akit adıyla http://www.belgenet.com/arsiv/kcumhuriyet22_3.jpg adresinden görülebileceği üzere, ahmet taner kışlalı'yı üzerine çarpı atarak hedef göstermiş ve suikastini hazırlamış, sonra kapatılmış olan vakit mi? atlatırlar bi şey olmaz.
hangi vakit? avrupa yakasındaki gaffur tiplemesine, allah'ın ismi olduğundan dolayı, "Psikopat karaktere Gaffur adını taktılar" deyip, "Ekrandaki şeytanlık" yorumu yapan vakit mi? öyle zihniyete, böyle cevap. buyrun.
vakit yazarlarının bir çok basın toplantısına alınmaması konusuda var. öcü gibi korkuyorlar bu yazarlardan. en çok neyden korkarsanız başınıza o gelir. :)
15 ocak 2007 tarihi itibariyle 3 gündür tansas ve migroslarda uygulanan hadise. hadisenin sebebi olarak ise vakit'in koç holding'in yaptığı yanlış bir hareketi ifşa eden haberi gösterilmektedir. vakit sevilir, sevilmez, vakit'e aşık da olabilirsiniz, vakit'ten nefret de edebilirsiniz ancak gerekçesi itibariyle eleştirilmesi gereken bir olay olduğu açıktır.